barsoom dizisi john carter fihrist

Barsoom Dizisi: 6. Kitap Mars Dehası’na Girerken

20. yüzyılın bilimkurgu dünyasında deyim yerindeyse taşları yerinden oynatan ve sonra onları daha güzel yerlere oturtan ünlü kurgu yazarı Edgar Rice Burroughs’un Barsoom dizisi, kendi döneminin ilk “çok ama çok satan” kitaplarıydı. Bu denli çok satılması, elbette ki tesadüf değildi; Barsoom dizisinin adeta bir bilimkurgu klasiği olmasının en önemli sebeplerinden biri, Burroughs’un bu eserlerde kelimenin gerçek anlamıyla hem bilimi hem kurguyu merkeze koyabilmiş ve dozu çok iyi ayarlayarak kurgunun altını bilimsel açıklamalarıyla doldurabilmiş olmasıydı. Bu tutum sadece bilimkurgu dünyasının ilkelerini şekillendirmekle kalmamış, sonraki pek çok yazarı da derinden etkilemişti.

Fihrist Kitap tarafından ilk kez Türkçeye kazandırılan dizinin şimdiye dek altı eseri yayımlandı. Dizinin ilk eseri olan Mars Prensesi,Barsoom Dizisi #1: Mars Prensesi” başlıklı inceleme yazısında genel hatlarıyla anlatılmış ve kitabın hem bilimkurgu hem de edebiyat dünyası için neden bu denli önemli olduğu açıklanmıştı. Dizinin sonraki eserlerinde Mars gezegeninin asi, cesur ve Dünyalı konuğu John Carter, artık Mars’ın konuğu olmaktan çıkıp adeta oranın yerlisi konumuna geliyordu.

mars prensesi kapak

Dizinin ikinci kitabı Mars Tanrıları, Mars’tan Dünya’ya dönen ve on sene sonra sevdiği kadın Dejah Thoris’i bulmak için yeniden Mars’a giden John Carter’ın sürükleyici maceralarını anlatıyordu. Üçüncü kitap olan Mars Komutanı’nda ise Burroughs’un çarpıcı kalemi biz okurları artık gezegenin daha uç noktalarına taşıyordu: Kutuplara. Özellikle dizinin ikinci kitabında tanıştığımız farklı Mars türlerine, bu defa kutuplarda yaşayan yepyeni bir tür ekleniyordu. Sarı Tür adı verilen bu toplumun dünyasına girdiğimizde kendimizi onların gelişmiş teknolojilerinin detaylarında ve sera şehirlerinde buluyor; yer uçaklarını adeta kelimeler üzerinden deneyimliyorduk.

Bu eserde de savaşçı milletlerle ve onların siyasi-politik gerilimleriyle karşılaşınca, yazarın Mars türlerini bu denli savaşçı olarak tanımlarken Roma mitolojisine de göz kırptığını fark ediyorduk. Zira Roma mitolojisinde Mars, savaş tanrısı olarak karşımıza çıkıyordu.

Dördüncü kitap Thuvia, Mars Kızı, başkahramanımız John Carter’ın oğlu Carthoris’i ve onun babasına müthiş benzerliğini heyecanlı maceralar aracılığıyla okura sunuyor, aynı zamanda dokunaklı bir aşk hikâyesini de eksenine alıyordu. Bu kitapta Carthoris’in, bir yandan Mars kızı Thuvia’ya olan tutkulu aşkını ve onun için türlü maceralara atılışını okuyor, bir yandan da babasından gelen o cesur ruhun çifti nasıl bir yolculuğa sürüklediğine şahit oluyorduk. Ayrıca bu çok olaylı atmosferin içinde Mars’ı daha yakından tanıyor, Burroughs’un o titiz ve incelikli kurgusuna şapka çıkarıyorduk.

Beşinci kitap olan Mars Satrancı’nda ise yazar, diğer eserlerde hiç duymadığımız yepyeni bir unsur daha sunuyordu okura: Jetan. Başka bir deyişle Mars satrancı olarak açıklayabileceğimiz Jetan oyunu, beşinci kitabın kurgusunda temeli oluştururken, başkarakter olarak da John Carter ile Dejah Thoris’in kızı Tara ve o tutkulu ruhuyla Gahan karşımıza çıkıyordu. Tabii Jetan, bizim bildiğimiz satrancın çok daha tehlikeli ve ölümcül bir türeviydi ve Tara ile Gahan’ın hikâyesinde de merak ve heyecan peşimizi bırakmıyordu.

Barsoom dizisinin şimdilik dilimize kandırılan son kitabı Mars Dehası, 11 kitaplık serinin 6. durağı. Mars Dehası’nda, hem önceki eserlerden artık aşina olduğumuz bir karakter yapısıyla karşılaşıyoruz hem de Mars’ın yepyeni bir bilimsel gerçeğiyle tanışıyoruz. Mars Dehası’nda, John Carter gibi yeni bir Dünyalı karakter giriyor Mars’ın topraklarına: Ulysses Paxton. Namı diğer Vad Varo.Tarihin en önemli hikâye anlatıcılarından biri olan Edgar Rice Burroughs, dizinin altıncı kitabında yeni bir Dünyalıyı merkeze alıyor almasına, fakat biz okurlar artık biliyoruz ki Mars’ın topraklarında merkezde olmak, savaşın ve tehlikenin tam kıyısında olmakla aynı şey demek. Nitekim bu gidişat, Paxton için de tam olarak böyle ilerliyor. Kendisi, Mars topraklarına henüz ayak basmışken ve çok istediği bu dileğinin gerçekleşmesine tam anlamıyla sevinememişken ölümle burun buruna geliyor. Yaşadığı bu hızlı maceranın ardından kendisini Mars’ın yaşlı, çılgın bilimcisi Ras Thavas’ın ellerinde buluyor.

Ras Thavas, Dünyalı Paxton’ın adını Mars topraklarına yakıştıramadığından ona ‘Vad Varo’ ismini veriyor. Ras Thavas’ı Mars standartlarında bile çılgın kılan en önemli özelliği ise mesleğinde geliştirdiği özel yöntemlerden ve bu yöntemlerin halka sunduğu imkânlardan ileri geliyor. Kendisi, üst düzey teknolojilerden yararlanarak beyin nakilleri gerçekleştiren bir bilimci. Çok yüksek meblağlar karşılığında gerçekleştirdiği bu nakiller aracılığıyla görünüşünden ya da bedeninden memnun olmayanların beyinlerini, kendilerinin seçtikleri bedenlere naklederek onlara yepyeni ve tercih edilmiş bir beden veriyor.

Tahmin edebileceğiniz gibi bu tarz bir imkân, beraberinde çokça tehlikeyi ve macerayı da getiriyor. Nitekim altıncı eserde de bu imkânın yol açtığı türlü maceraları, Vad Varo’nun başına gelenleri, onun yarı insan yarı hayvan beynine sahip canlılarla yaptığı işbirliğini müthiş sürükleyici ve nefes kesici bir atmosferin içinde okuyoruz. Gelgelelim Vad Varo da bir John Carter hayranı olarak onun cesaretini ve asiliğini taşıdığı için bu tehlikeli dünyanın içinde kendisine yeni ve adil bir gerçeklik yaratmanın yolunu buluyor. Evet, yolu bulmasına buluyor ama bulana dek başından geçen o efsanevi aşk hikâyesi, türlü fedakarlıklarla bezeli dostluklar ve daha nicesi birçok kez hayatını tehlikeye atmasına da sebep oluyor. Neyse ki aşkın ve dostluğun gücü, keskin bir zekâyla birleşince tehlikeli Mars topraklarında bile kendisine bir yankı buluyor.

Fihrist Kitap tarafından da sözü verildiği üzere, kendi döneminden günümüze dek etkisini katlayarak sürdüren bu müthiş dizinin 11 kitabı da çok yakın zamanda Türkçeye kazandırılmış olacak. Zaten serinin 7. kitabının da kısa süre içinde raflardaki yerini alacağı duyuruldu. Bu savaşçı gezegenin bitmek tükenmek bilmez maceraları, gerilimleri, John Carter’ın ve ailesinin sürükleyici dünyası, serinin gelecek kitaplarında da bizlere yepyeni kapılar açmaya ve şaşırtmaya devam edecek gibi görünüyor. Şimdilik çokça merakla ve biraz da sabırla yeni eserleri beklemeye devam edeceğiz.

Hazırlayan: Mina Melisa Akbulut

Yazar: Konuk Yazar

Bu içerik bir konuk yazar tarafından üretilmiştir. Siz de sitemizin konuk yazarlarından biri olabilirsiniz. Yapmanız gereken tek şey, kaleme aldığınız bilimkurgu temalı makale ve öykülerinizi bilimkurgukulubu@gmail.com adresine göndermek. Editör onayından geçen yazılarınız burada yayımlanıp binlerce okurun beğenisine sunulacaktır. Gelin bu arşivi birlikte büyütelim...

İlginizi Çekebilir

halka dunya muhendisleri

Halka Dünya Mühendisleri’nde Büyük Sorular ve Çözümler

Larry Niven’in kitabın ithafında söylediklerinden anladığımıza göre Halka Dünya, seri olarak düşünülmüş bir proje değildir. …

Bir Cevap Yazın

Bilimkurgu Kulübü sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin