Son gelen bilgilere göre güneş yüzeyinde dev patlamalar meydana geliyordu. Bu patlamalar her zaman görülenlerden kat kat daha büyüktü. Çoğu kişi için bu hiç bir şey ifade etmiyordu. Ancak uzmanlara göre güneşin çekirdeğinde bir şeyler oluyordu ve gelen veriler güneşin bir süpernovaya dönüşeceğini gösteriyordu. Bu patlamaların gezegen yüzeyinde etkisi ısı ve ışık artışı olarak ortaya çıkıyordu. Mevsimlerin sıcaklık ortalamaları yükselmişti ve güneşten gelen ışıklar daha parlaktı.
Gezegen yöneticileri ve çeşitli bilim alanlarındaki uzmanlar arasında yapılan görüşmelerde ortaya çıkan sonuç uzay alanındaki çalışmaların hızlandırılması, çeşitlendirilmesi, gezegendeki herkesin ve mümkün olduğu kadar diğer canlıların tahliye edilmesi için yörüngede dev uzay gemilerinin inşa edilmesi yönündeydi.
Sıkı ve uzun yıllar süren çalışmalar sonucunda dev uzay gemileri inşa edildi. Bu uzay gemilerinin her birinin kendi eko sistemi ve tarım alanları, sağlık, eğitim, kültür merkezleri, dijital kütüphaneler, DNA örnekleri, tohum depoları, araştırma birimleri, geri dönüşüm üniteleri gibi yaşam için gerekli her şey mevcuttu. Her gemiye bir şehir ismi verilmişti.
Gezegenin tahliyesi başlamıştı. Yaklaşık 1 milyar kişinin tahliyesi epeyce zaman alacaktı. Ayrıca sadece kişisel eşyaların dışında hiçbir eşya alınmasına izin verilmemişti. Yörüngede bekleyen dev uzay gemilerindeki yaşam alanları genel anlamda iki şekilde yapılmıştı. Aileler için 3-4- 5 bölümden oluşan alanlar ve tek yaşayan kişiler için kamaralar yapılmıştı. Eşyalar ise masa, sandalye, yatak, dolaptan ibaretti. Hareket zamanı gelmişti. Yapılan anonstan sonra ortalık birden sessizleşmişti ve herkes son kez gitgide küçülen gezegene baktı.
Aradan uzun yıllar geçti. Bu arada nüfus artmış ve besin kaynakları artık yetersiz hale gelmeye başlamıştı. Her gemide farklı toplumsal yapılar oluşmuştu. Bütün bunların yanında gemilerin enerji kaynakları her geçen zaman azalıyordu. Eğer yaşamaya uygun bir gezegen veya gemiler için bir enerji kaynağı bulunamazsa bütün filo uzayın karanlığında kalacak ve her gemi kendi sorunuyla uğraşacaktı. Bütün bu olasılıkları hesaplayan uzmanlar yaşanabilir gezegenler ararken yöneticiler gemilerdeki düzeni korumaya çalışıyordu. Birkaç aday gezegen bulunmuştu ama gezegenlere gönderilen sondalardan gelen bilgiler hiçte beklenildiği gibi çıkmamıştı.
***
Araştırma bölümünden bir görevli hızlı bir şekilde Konsey toplantısının yapıldığı salona girdi ve Konsey Başkanı’nın kürsüsünün önünde durarak derin bir nefes aldı.
– Toplantıyı böldüğüm için özür dilerim, efendim. Sizlerin de bildiğiniz gibi galakside uzun zamandır incelediğimiz bir yıldız sistemi vardı. Son bilgilere göre ihtiyacımız olan enerji kaynağına sahip bir gezegen keşfettik. İzin verirseniz bilgileri aktarmak istiyorum.
Başkan başıyla onayladıktan sonra görevli elindeki bilgi kapsülünü hologram cihazına taktı. Toplantı salonunun ışıkları kendiliğinden kısıldı. Bir kaç saniye içinde toplantı salonunun ortasında herkesin görebileceği bir şekilde önce bir galaksi sonra bir yıldız sistemi belirdi. Görevli tekrar holograma dönerek konuşmasını sürdürdü.
– Gezegenin farklı yerlerine sondalar gönderdik. Gelen bilgilere göre yıldıza yakın 3. gezegende oldukça ilkel canlılar var.
Konsey üyelerinden biri sabırsızca “Sayın görevli, bir an önce şu enerji kaynağından bahsetseniz nasıl olur?” diye sordu. Görevli hologram cihazının yanına gelerek 3. gezegenin görüntüsünü iyice yaklaştırdı ve açıklamalarına devam etti.
– Sayın Başkan, değerli üyeler. Bu gezegeni keşfettikten sonra araştırma ekiplerimizi gezegene gönderdik. Ekiplerimiz gezegenin birçok bölgesinde yok olmuş bir uygarlığın kalıntılarıyla karşılaştılar. Ancak bizi şaşırtan durum uygarlığımıza nerdeyse sonsuza kadar yetecek olan bir enerji kaynağı içinde yaşayan çeşitli ilkel yaşam formlarının olmasıydı. Bu arada gezegen yörüngesinde irili ufaklı binlerce nesne bulunmakta ve yörünge çöplükten farksız bir duruma gelmiş.
“Nasıl olur? İmkânsız bir şey bu.” diye merak dolu bir ses geldi üyelerin birinden.
“Bize göre imkânsız ama onlar enerji kaynağımızın içinde yaşıyorlar” dedi görevli. Görevli görüntüyü yaklaştırdı ve büyük bir şaşkınlıkla holograma bakmakta olan konsey üyelerine döndü.
– İhtiyacımız olan enerji kaynağı gezegenin yarısından fazlasını kaplıyor. Bazı yerlerde ise katı halde bulunduğunu tespit ettik. Ekiplerimiz gezegenin çeşitli yerlerinden örnekler aldılar ve bilimcilerimiz bunları kullanılabilir hale getirdiler. Şu anda bazı gemilerimizde örnekleri kullanmaya başladık.
Bir Konsey üyesi sordu. “Gezegen halkımızın yaşamasına uygun mu?”
– İlk değerlendirmelere göre kısa vadede zor ama imkânsız değil. Ayrıntılı incelemeler için program yapıyoruz…
Başkan bir el hareketiyle konuşmayı böldü. “Sanırım yolculuğumuzun sonuna geldik. Tüm gemiler gezegenin yörüngesine girsin ve öncelik olarak yörüngedeki çöpler temizlensin. Toplantı bitmiştir.”
***
Bilinen evrenin Samanyolu adıyla bilinen bir galaksisinde bulunan bir güneş sisteminin 3. gezegeninde yaşayan ve “İnsan” olarak bilinen zeki bir canlı türü 22. yüzyılın ortalarında, enerji kaynaklarına sahip olmak için birbirleriyle savaştı. Kullandıkları nükleer silahlar sonucu hem kendi ırkını hem de gezegen üzerinde yaşayan birçok canlı türünü yok etti. Ancak denizlerde ve okyanuslarda yaşayan canlı türleri hayatta kaldı. “İnsan” ırkının yok olmasından uzun yıllar sonra uzayın derinliklerinden bir ırk geldi. Bu gezegende bulunan okyanuslar ve tatlı sular, bu ırkın uygarlığının devamı için gerekli olan enerji kaynağıydı ve neredeyse sonsuz sayılırdı.
(Hidrojen geleceğin enerji kaynağıdır. Hidrojen doğada serbest halde bulunmaz, bileşikler halinde bulunur. En çok bilinen bileşiği ise sudur. 1 kg hidrojen 2,1 kg doğalgaz veya 2,8 kg petrolün sahip olduğu enerjiye sahiptir. Hidrojen petrol yakıtlarına göre ortalama 1.33 kat daha verimli bir yakıttır.)