sari gozler

İnsanlık Kanseri | Eren Gökdere (Kısa Öykü)

Litt Estorn soğuk odada saatlerdir tek başına oturuyordu. Oda sıradan bir odadan farksız gözükse de Litt, o parlak metal duvarların içinde vücut ısısından kalp atışına kadar her şeyi ölçen cihazların olduğuna emindi. Sonuçta Dünya Milletleri Genel Güvenlik Merkezi Birlik sonrasında inşa edilmişti ve Moldritlilerin’nin o iğrenç cihazları tüm devlet binalarına yayılmıştı. Moldritliler’in yaptığı bir binada olduğunu hatırlayınca Litt’in yüzü anlık olarak kasılsa da kapının açıldığını görünce hemen kendini toparladı. Onu sorgulamaya gelenin sıradan bir polis değil de Genel Güvenlik müdürü olduğunu görünce anlık kasılma yüzündeki yerini tekrardan aldı.

Atrin Falt, “Kusura bakmayın efendim, şehirdeki malum kargaşa yüzünden biraz beklettik sizi,” diyerek Litt’in karşısındaki sandalyede yerini aldı.

Tekrardan sakinliğini kazanan Litt, “Bu yoğun programınızda suçsuz bir adamı sorgulama işini memurlarınızdan birine verebilirdiniz diye düşünüyorum.”

“Ama o zaman meşhur Litt Estorn’u tanıma fırsatını kaçırırdım.”

Litt sırıtarak, “Dünyadaki herhangi bir vatandaş kadar meşhur Litt Estorn,” dedi.

Atrin Falt hafifçe gülümsedikten sonra, “Hazırsanız başlayalım,” dedi ve ciddi bir sesle devam etti. “Dünya Milletleri vatandaşı Litt Estorn olduğunuzu doğruluyor musunuz?”

“Az önce bana adımla hitap ettiğiniz düşünülürse kim olduğumu siz de doğrulayabilirsiniz sanırım.”

“Evet veya hayır yeterli bayım.”

“Bu gereksiz prosedürlere gerçekten gerek var mı? Buraya getirilirken kimliğim ve parmak izim alındı zaten, onlar kimliğimi doğrulamaya yetmez mi?”

Atrin Falt derin bir nefes aldı. Sakinliğini zar zor koruduğu her hâlinden belliydi. “İçinde bulunduğunuz durum düşünülürse Bay Estorn, sizi koruyan tek şey o gereksiz prosedürler. Bu çocukça tutumunuz devam ederse ne yazık ki durumuzu Moldritli meslektaşlarıma bildirmekten başka çarem kalmayacak. O yüzden siz bayım, Dünya Milletleri vatandaşı Litt Estorn olduğunuzu doğruluyor musunuz?”

“Evet.”

“Bay Estorn. Güney Yüksek Akademi’sinden mezun olduğunuz doğru mu?”

“Evet.”

“Peki, hangi alanda eğitim aldınız?”

“Psikoloji ve yakın çağ insanlık tarihi?”

“Ve sonrasında da Akademide ders vermeye başlamışsınız doğru mu?”

“Evet.”

“Peki, o zaman bana söyler misiniz, Dünya’nın en köklü kurumlarından birinde çalışırken tüm o mesleki birikim ve prestiji bırakıp neden bağımsız haberciliğe merak sardınız?”

“Belki de akademik doygunluğa ulaşmışımdır.”

“Belki. Ama sizin yaşınızdaki birinin bunu söylemesi oldukça gerçek dışı.”

“İnsanlar değişkendir efendim. Her gün kahvaltıda mısır gevreği yerken bir sabah kalkıp yumurta yemeye başlayabilir mesela.”

“Akademik çalışmalarınızı fazlasıyla okudum Bay Estorn ve onlardan çıkardığım en net sonuç, sizin mesleğinize âşık biri olduğunuz. Yani kolay kolay meslek değiştirecek birine benzemiyorsunuz.”

Litt zoraki bir gülümsemeyle, “Beni o kadar iyi analiz ettiğinize göre neden meslek değiştirdiğimi siz söyleyin.”

“Tabii ki de küçük örgütünüze daha fazla vakit ayırabilmek ve yandaş toplayabilmek için.”

Bu kadar net bir saldırı beklemeyen Litt, ne diyeceğini bilemeden dona kaldı.

“O kadar şaşırmayın Bay Estorn, hükümetimiz uzun zamandır sizinki gibi birçok gelenekselci örgütten haberdar. Ama bir tehlike arz etmedikleri sürece müdahaleden kaçınırız. Ve tebrik etmeliyim ki ilk kez ciddi bir tehdit oluşturan örgüt sizinkisi.”

Litt, Genel Güvenlik müdürünün sözlerini duymuyordu bile. Evinden buraya apar topar getirilirken kendinden oldukça emindi. Sadece son zamanlarda yazdığı muhalif yazılardan dolayı kınama cezası alacağını düşünüyordu. Ama bu çok fazlaydı. Tüm çalışmalarını insan üstü bir gizlilik içinde yürütmüş, planlarından yalnızca bir-iki kişiye bahsetmişti. Yoksa Rith mi konuşmuştu? Canından çok sevdiği eşi ona ihanet mi etmişti?

“Neden bahsettiğinizi bilmiyorum.”

“Yapmayın Bay Estorn, daha fazla uzatmanın anlamı yok. Üç gün sonra şehre gelecek olan Moldrit Büyükelçisine suikast hazırlığında olduğunuzu biliyoruz.”

Litt artık iyice köşeye sıkışmıştı. Korkaklığın lüzumu yoktu artık. En azından kayıtlara olduğum gibi geçerim, diye düşünerek konuşmaya başladı.

“Tebrik etmeliyim müdür bey, işini güzel yapan Dünyalılara sık rastlanmıyor artık. O Moldrit pisliğini öldürmeyi planladım. Dünyayı gerçekten seven tüm Dünyalıların yapacağı gibi.”

“Yani vatansever olduğunuzu iddia ediyorsunuz. Söyleyin bana Bay Estorn, hangi vatansever gezegenler arası bir savaş başlatmak için aylarca plan kurar?”

“Savaş mı?” Litt çılgınca bir kahkaha attı. “Moldritlilere geldikleri yere dönmesini söyleyen küçük bir mesaj sadece. Ama savaş çok abartı müdür bey, olsa olsa tüm o Birlik saçmalığı son bulurdu.”

“Yani istediğiniz şey bu mu? Birlik devri bitsin, Dünya eski yozlaşmış hâline geri dönsün.”

“Tabii ki de! Dünya’da durup kendi gezegenimizi, evimizi geliştirmek yerine bilmem kaç parsek uzaktan çıkagelen Moldrit halkı için çalışmaya başladık.”

“Moldritliler olmasaydı mevcut teknolojimizin onda birine bile erişemezdik Bay Estorn. İnsanlık için Mars kolonileri bile ulaşılması imkânsız bir hayalden ibaretken Moldritliler bizi binlerce parsek uzaklara götürmeye başladı. Şimdi siz gerçekten bu altın çağı geride bırakıp o karanlık döneme dönmek mi istiyorsunuz?”

“Hayır, asla. Ama Moldrit’ten kopmamız tekrardan yozlaşacağımızı göstermez. Bir kere her ne kadar desteklemesem de onların teknolojisine sahibiz, o teknolojiyi geliştirebilir ve-”

“Yeter Bay Estorn.” Genel Güvenlik müdürü elini sertçe masaya vurup yerinden kalktı. “Burada durup o saçma sapan hayallerinizi dinleyemem. Yüce Moldrit halkı tüm iyi niyetiyle uzayın kapılarını bize açtı, binlerce yılda ulaşacağımız seviyeye üç yüz yılda ulaştık. Sizse çıkıp nankörlük etmeye hatta daha kötüsü ihanet etmeye kalkışıyorsunuz. Konuşmamızın başında da söylediğiniz gibi bu sorgu gereksiz bir prosedürden ibaret. Suçunuz sağlam Moldrit kaynakları tarafından kanıtlanmış durumda. Şu andan itibaren başta Dünya olmak üzere bilinen tüm gezegenlerde huzuru bozma suçundan tutuklu bulunuyorsunuz.”

“Ne saçmalıyorsunuz siz?” Bu sefer hiddetle ayağa kalkan taraf Litt Estorn olmuştu. “Yargılama bile yapılmadan hiç kimseyi tutuklayamazsınız.”

“Birlik’in geleceğini tehdit eden durumlarda geniş yetkilere sahibiz Bay Estorn, buna bazı gereksiz prosedürleri atlamak da dâhil. Bu gece, geri dönüş tarihi Dünya Milletleri tarafından belirlenmek üzere Salitrn gezegenine doğru yola çıkacaksınız. Moldrit’in geçen yıllarda kolonileşmeyi başlattığı ilkel bir gezegendir. Düşük hayat standartları dışında hiçbir tehlikeyle karşılaşmayacaksınız.”

Litt yaşadığı şokun etkisiyle kendini sandalyeye bıraktı. Yakalanmış olması, tüm emeklerinin çöpe gitmesi hatta eşinin olası ihaneti bile umurunda değildi.  O Dünya’ya, insanlığa tapan bir adamdı ama şimdi etrafı Moldritlilerle, insanlığın uzaydan çıkan tuhaf kuzenleriyle çevrili bir gezgene sürgün ediliyordu. Orada bir ay geçirmektense eski Dünya’nın beton hapishanelerinde yüz yıl geçirmeyi yeğlerdi. Tam da itiraz etmek üzereyken Atrin’in tok sesi araya girdi.

“Nefesinizi boşa tüketmeyin Bay Estorn, cezanız kesinleşti.” Ardından sağ taraftaki parlak metal duvara bakıp, “Buradaki işimiz bitti çocuklar, kaydı durdurabilirsiniz,” dedi. Duvara gömülü hoparlörden kaydın durdurulduğu söylenince hızla yerine oturdu. “Moldritli denetçilerin gelmesine yaklaşık yarım saat var, yani süremiz oldukça kısıtlı. Bu yüzden lütfen sözümü kesmeden sadece beni dinleyin.”

Yenilginin vermiş olduğu öfkeyle, Litt adamı dinlemedi bile “Yine Moldrit güzellemesine başlayacaksanız-”

Atrin sesini alçaltarak, “O aptal Moldritliler kimin umurunda! Hepimiz de diğer Dünyalıların geleceğini düşünüyoruz.”

“Ne?” Litt sandalyesinden hafifçe doğruldu. “Benimle oyun oynamayın müdür bey. Zaten her şeyi biliyorsunuz, benden daha bir şey çıkmaz.”

“Sizle oyun oynadığım yok Bay Estorn. Lütfen sadece sözümü kesmeden beni dinleyin.” Litt’in tereddütle de olsa başını salladığını görünce devam etti. “Dünya Milletleri sandığınız kadar aptal değil Bay Estorn. Bundan yaklaşık üç yüz yıl önce Moldritliler gezegenimize ayak bastığından beri, bizimle çıkarları doğrultusunda bağ kurduklarının farkındaydık. Tıpkı aklı başındaki diğer devletler gibi. Ama bizimkisi gibi savaştan savaşa koşarak kendini bitirmiş, nüfus yoğunluğundan dolayı en zengin insanları bile açlık sınırında yaşayan bir dünyadan ne gibi bir çıkarları olabilirdi ki? Başta madenlerimiz için diye düşündük ancak Moldrit yönetimindeki onlarca madende bizimkilerden katbekat değerli madenler olduğunu öğrendik. Peki ya savaş gücümüz, teknolojimiz? Hayır, onlar da Moldrit’in yüzlerce yıl gerisindeydi zaten. Sonunda Moldrit’in amacını anlayana kadar ona boyun eğmeye ve ne derse onaylamaya başladık. Önce Moldritliler gezegenimizde üstler kurdu, bizi eğitmeye ve çağ ötesi teknolojilerinden bahşetmeye başladı. Size tabii ki de Geçiş Dönemi’ni uzun uzun anlatacak değilim ama sonunda varlığını hâlâ koruyan Birlik oluştu.”

“Bu anlattıklarınızı sizden çok daha detaylı bildiğime eminim müdür bey,” diye araya girdi Litt.

“Şüphesiz öyledir efendim. Ama sizin de içinde bulunduğunuz çok büyük bir grubun bilmediği küçük bir detay var: Moldritlilerin amacı. Geçiş Dönemi’nde sayısız şey öğrendik ve bunlardan en önemlisi de Moldritlilerin gezegenimizle değil de bizimle ilgilendiğiydi. Geldikleri ilk yıllarda sosyolojiden tutun da genetiğe kadar her yönden incelediler bizi. Evet, görünürde neredeyse hiç farkımız yoktu, neredeyse saydama yakın sarı gözbebekleri dışında onlar da bizim kadar insandı. Moldritlilerin yıllar süren çalışmalarında sonra ulaştıkları sonuç oldukça şaşırtıcıydı: Hiçbir sıra dışı özelliğimiz yoktu. Tıpkı fiziksel özelliklerimizde olduğu gibi bazı içsel farklılıklar da vardı ama bunlar oldukça önemsiz şeylerdi. Yani özetle, Moldritliler için uzayda rastladıkları kusursuz deney fareleriydik. Yeni bir kolonileşme başlatılacağı zaman gezgene Dünyalılardan oluşan ekipler göndermeye başladılar. Ekiplerin görevi gezenin kaynaklarını araştırmak ve Moldritliler için uygun hâle getirmekti. Tabii ki bize böyle söylenmedi, insan türünün eğitilmesi ve ortak yayılım politikası gibi bir sürü palavra sıktılar.”

Litt Estorn öğrendiği şeyler karşısında hiç şaşırmamıştı. Moldritliler’in bir ton hain planından biriydi sadece. “Ve Dünya da bu palavralara boyun eğdi.”

“Az önce de söylediğim gibi, Dünya Milletleri sandığınız kadar aptal değil. Moldritliler bizi yıllarca inceledikten sonra hakkımızda her şeyi öğrendiklerini düşündüler. Bizler yardıma muhtaç, birbirleriyle savaşmaktan yenik düşmüş bir toplumduk onlara göre. Evet, bir anlamda bu doğru ama aynı zamanda savaşla yoğrulmuş bir nesildik. Kendi aramızda sonu gelmeyen kavgalar başlatıyorduk, başka dünyalar umurumuzda bile değildi çünkü evrendeki tek zeki canlılar olduğumuzu düşünecek kadar kibirli ve aptaldık. Tarih kitapları Moldrit ilminin insanlığı birleştirdiğini ve bu sayede Dünya Milletleri’nin kurulduğunu söyler ama bizi asıl birleştiren şey ortak bir düşmana duyulan korkuydu. Moldritliler bizi köleleştirmeden biz onları köleleştirmeliydik.”

Atrin Falt’a hâlâ tam anlamıyla güvenemeyen Litt, “Ama bunun için biraz geç kalmışız gibi gözüküyor. Yüzlerce hatta binlerce insanımız Moldritliler’in emrinde gezegenden gezegene koşturuyor,” dedi.

“İşte şimdi ilginç kısma geldik Bay Estorn. Birlik kurulduğundan beri tam altmış üç yaşanılabilir gezegende kolonileşme çalışmaları başladı ve bunlardan kırk bir tanesinde bizim, Dünya Milletleri’nin sözü geçiyor.” Litt’in soru sormak üzere dudaklarının aralandığını görünce atıldı. “Fazla zamanımız kalmadı, lütfen sözlerimi bitireyim. Moldritliler bizi birer deney faresi veya köle olarak kullanmayı planlıyorlardı ama bizi kendi elleriyle yıldızlararası kâşif yaptılar. Her keşif grubunun yüzde yetmiş beşi Dünyalılardan oluşur Bay Estorn ve bu tarz ekiplerde genelde çoğunluk ne derse o olur. Ekipteki Moldritliler yavaş yavaş ‘uzaylı’ kimliklerini kaybedip basit azınlık hâline gelmeye başlar. Ve gezegene yeni keşif grupları gönderilse bile bu durum değişmez. Yapılan koloni okullarında bizim kültürümüz, bizim doğrularımız anlatılır, Moldritli çocuklara bile. Moldrit ise bunun farkında bile değil. Zaten onlar koloni gezegenlerle tam anlamıyla şehirleşene kadar ilgilenmiyorlar. Sadece keşif grupları talep ettikçe yeni gruplar gönderiyorlar. Bakışlarınızdan fark ettiğim kadarıyla sonunda bir şeyleri anlamaya başladınız.”

“Koloni süreci tamamlandığında onlarca hatta bu hızla giderse yüzlerce gezegene yayılmış olacağız yani. Tıpkı bir kanser gibi. İnsanlık kanseri.”

“Aynen öyle Bay Estorn. Üstelik Moldritliler’in bize verdiği tek şey gezegenler de değil. En yeni teknolojilerini bu gezegenlerde deniyorlar. Onların sırlarını tamamen bize açıyorlar. En sonunda gücümüz öyle bir noktaya ulaşacak ki, Moldrit farkına bile varmadan Dünya’nın emrine girecek.”

Litt Estorn tam da daha fazla şok yaşayamam, derken belki de hayatında yaşayıp yaşayabileceği en büyük şoku yaşıyordu. Kendi türüyle gurur mu duysa, yoksa böyle hain bir planı kusursuzca uyguladığı için utanç mı duysa bilemiyordu.

“Tabii ki bunun için Moldritlilerle ilişkilerimizin olağan şekilde devam etmesi gerekiyor. Sizin şu küçük suikast planınız yüzlerce yıllık uğraşı ve tüm insanlığın umutlarını çöpe atmak üzereydi.”

“Bu hassas plandan haberim olsaydı tabii ki de böyle bir şeye kalkışmazdım.”

“Yanlış anlamayın Bay Estorn, ama plan hakkında bilgilendirilecek kadar önemli birisi değilsiniz.”

“Öyleyse neden bana tüm bunları anlattınız?”

“Çünkü Salitrn’e gidiyorsunuz Bay Estorn. Koloni gezegenlerindeki herkes az çok plandan haberdardır ki bize hizmet edebilsinler. Bu arada şunu da belirtmeliyim, Salitrn en gözde gezegenlerimizden biri, orada Dünya’dakinden bile daha rahat bir hayatınız olacak. Ama bunu kayıt esnasında söyleyemezdim tabii.”

“Gerçekten oraya gitmem gerekiyor mu? Oraya gitmişim gibi gösterilemez mi?”

“Sizi bizzat Moldritliler götüreceği için korkarım bu imkânsız. Ayrıca Salitrn de buradakinden çok daha faydalı olacağınızı düşünüyorum. Gelenekselci bir tarihçi kültürümüzü yaymak için biçilmiş kaftan.”

***

Güneş battığında Moldritli görevliler Litt’i almak için geldi. Normalde Moldritliler’in o kibirli yüzlerini görünce içinden küfürler sayan Litt, onları bekleyen kaderi düşününce neredeyse üzülecekti. Neredeyse…

Yazar: Konuk Yazar

Bu içerik bir konuk yazar tarafından üretilmiştir. Siz de sitemizin konuk yazarlarından biri olabilirsiniz. Yapmanız gereken tek şey, kaleme aldığınız bilimkurgu temalı makale ve öykülerinizi bilimkurgukulubu@gmail.com adresine göndermek. Editör onayından geçen yazılarınız burada yayımlanıp binlerce okurun beğenisine sunulacaktır. Gelin bu arşivi birlikte büyütelim...

İlginizi Çekebilir

gokcan sahin oyku

Kanayan Duvardaki Kelimeler | Gökcan Şahin (Kısa Öykü)

Burada ölümün rengi yeşil. Kokusu portakal, dokusu tuhaf. Elinizi belli bir yöne doğru sürterseniz yağ …

Bir Cevap Yazın

Bilimkurgu Kulübü sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin