Etim Etindir | Ruhşen Doğan Nar (Kısa Öykü)

“Bu akşamın şerefine, senin etini yiyeceğiz karıcığım.”

“Mmmmm, şimdiden ağzım sulandı aşkım. Hadi canım, hemen başlayalım şu yemeğe. Dayanamıyorum!”

“Sabret hayatım, önce dans edelim biraz.”

Evliliklerinin onuncu yılını kutlayan çift, dans etmeye başladı. Mum ışığı altında, her şey olduğundan çok daha romantik gözüküyordu. Evin normal günlerde karman çorman olan salonu, o akşam özel olarak kapatılmış bir restorana benziyordu. Şık bir şekilde süslenmiş bir masa, arka fonda slow bir parça, yerde gül yaprakları.

Mutfaktaki fırından alarm sesi gelince, dansı bitirmek zorunda kaldılar. Hasan, “Bir dakika karıcığım. Sen otur, ben hemen yemeği getireyim,” diyerek mutfağa gitti. Fatma, “Yardıma geleyim mi?” dedi; ama kocası karşı çıkınca, tek başına masaya geçti.

Yemek kokusu salona kadar gelmişti. Kadın, iştah açıcı kokuyu doya doya içine çekti: “Kokusu buraya kadar geldi kocacığım. Kendisi de gelsin lütfen.” Adamın kendine özgü, gürültülü kahkahası evi çınlattı.

Marifetli bir garson gibi, iki elinde iki tabakla salona girdi Hasan: “Yemekler hazır; ama önce birazcık şarap,” dedi. “Sakın başlama aşkım, beraber yiyeceğiz. Önce şarabı açayım, bir yudum şarap içelim. Üstüne de senin o tatlı mı tatlı etini yiyelim.”

Masanın üstündeki tabaklara bakan Fatma, “Bugün kontrol sende, ben karışmıyorum. Sen ne dersen o,” dedi. “Et çok leziz gözüküyor bu arada. Rosto mu yaptın?” Tabaklardaki etten ince bir buhar çıkıyordu. Etin yanında, azıcık patates püresi de vardı.

Şarabın tıpasını tirbuşonla açan adam, “Evet, rosto. İnternetten buldum tarifi. Epey uğraştırdı; umarım verdiğim emeğe değmiştir,” dedi. “Unutmadan söyleyeyim, şarabımız Bordo şarabı. Belirtmek isterim.” Dolu bardağı karısına uzattı.

Şaraptan küçük bir yudum aldıktan sonra, “Hımmm nefis,” dedi kadın.

“Olsun o kadar, epey para verdim ona.”

“Hadi ya, ne kadar verdin?”

“Boş ver, konumuz o değil; hadi, yemeğe geçelim. Etini tadalım artık.”

Kadın ve adam, nazik bir şekilde tuttukları çatal bıçakla bir dilim et kestiler; ağızlarına attılar. Yavaşça eti çiğnediler. Farkında olmadan, aynı anda gözlerini kapattılar. Etin tadına tamamen varmak istiyorlardı.

Kömür karası gözlerini açıp, “Muhteşem, tek kelimeyle muhteşem,” dedi kadın. “Etimin bu kadar leziz olacağını hayal bile edemezdim.”

“Haklısın canım. Benim etimden daha lezzetli olduğunu söyleyebilirim.”

Geçen yıl yine aynı gün ve aynı saatlerde, Hasan’ın etini yemişlerdi. Ancak Fatma’nın etine göre daha sert ve tatsızdı.

Önlerindeki eti, bitirene kadar konuşmadılar. Etin keyfini doyasıya çıkardılar. Peçeteyle ağızlarını silip, şarap içmeye devam ettiler.

“Bu et, nerendendi aşkım?” diye sordu adam.

“Kalçamdandı hayatım.”

“Geçen sene yediğimiz etim, göğüstendi. Ondan belki de biraz tatsız tuzsuzdu. Önümüzdeki yıl, benim de kalçamdan et yiyelim,” dedi Hasan.

Karısı onayladı. On birinci evlilik yıldönümleri için ne yiyeceklerini şimdiden kararlaştırmışlardı.

“Nice senelere hayatım,” dedi adam. Dibinde bir yudum şarap kalmış bardağını havaya kaldırdı.

“Nice nice ve nice senelere kocacığım,” dedi kadın. Bardaklar tokuştu ve çınladı.

***

Hasan, bir sonraki gün kasapta tatsız bir sürprizle karşılaştı.

“Borcunuz dokuz yüz doksan dokuz lira,” dedi kasap. Faturayı uzattı.

“Yuh!” diye bağırdı Hasan. Kendini kaybetmişti. “Bin lira ha, hepi topu bir kilo et için bin lira!” Faturaya bakıyordu.

Kasap, “Ama etin laboratuar üretimi olduğunu unutmayın efendim. Getirdiğiniz et hücresinden bir kilo et üretmek epey emek gerektiriyor. Bu süreç günler alıyor,” dedi sakince.

“Biliyorum biliyorum. Ama geçen yıl, aynı şekilde bir kilo et almıştım sizden. Sadece beş yüz liraydı. Çok iyi hatırlıyorum.”

Kasap üzgün bir şekilde, “Yeni zamlar yüzünden efendim. Ne yazık ki devlet, laboratuar etinden aldığı Özel Tüketim Vergisini artırdı. Fiyatlar da otomatikman tavan yaptı,” dedi.

“Allah kahretsin,” diye bağırdı Hasan. “Bir dahakine gerçek bir insan öldürüp, onun etini yiyeceğim. Devlet görür o zaman!” Kredi kartını uzattı.

“Şaka yapıyorsunuz değil mi?” diye sordu kasap.

“Hayır, gayet ciddiyim,” dedi Hasan. Faturayı ödeyip kasaptan çıktı.

Eve dönerken yol boyunca, karısına ne diyeceğini kara kara düşündü.

Yazar: Konuk Yazar

Bu içerik bir konuk yazar tarafından üretilmiştir. Siz de sitemizin konuk yazarlarından biri olabilirsiniz. Yapmanız gereken tek şey, kaleme aldığınız bilimkurgu temalı makale ve öykülerinizi bilimkurgukulubu@gmail.com adresine göndermek. Editör onayından geçen yazılarınız burada yayımlanıp binlerce okurun beğenisine sunulacaktır. Gelin bu arşivi birlikte büyütelim...

İlginizi Çekebilir

nebula

Spinoza’nın Hayaleti | Varlık Ergen (Kısa Öykü)

Varsayım. Bu kelimeyi herhangi bir yerde herhangi bir insandan duymuşsundur. Hatta sen de sık sık …

Bir Cevap Yazın

Bilimkurgu Kulübü sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et