“Bir robot hiçbir zaman bir insanın seviyesine ulaşamaz, ama her geçen gün dünyayı biraz daha onların eline bırakıyoruz. Bu da insanlığı yok etmenin başka bir yolu bana sorarsanız.” (Robot Kardeş isimli öyküden)
Sarmal Yayınevi tarafından 1997 yılında yayımlanan bu derlemede Isaac Asimov’un 15 öyküsü bulunuyor. Öyküler “Gold” adındaki 3 kitaplık orijinal baskının 1. cildinden dilimize kazandırılıyor fakat bir farkla, kitaba adını veren “Altın” öyküsü yerine yayınevi “Güle Güle Dünya” ismini uygun görmüş. Hatta bir alt başlık eklemiş: “Son Öyküler”. Tam olarak neye dayanarak bu alt başlığı kullandıklarını belirtmemiş yayınevi. Öykülerin yazılma yılları belirli bir dönemi kapsamıyor çünkü. En azından Asimov’un “son dönem” öyküleri olmadığını biliyoruz. Orijinal baskılardaki açıklama metni, uzun bir zaman diliminde yazılmış olan birçok öykünün belli kriterler çerçevesinde bir araya toplandığını gösteriyor.
Almıla Özbek çevirisiyle okuduğumuz 15 öykünün her birinde klasik Asimov tarzını hissetmek mümkün. Yine o her zamanki ustalığıyla öykülerine çeki düzen veren Asimov, yer yer eleştiri silahını kullanırken, kimi zaman da anlatılarına komedi ve dram unsurları katıyor. Geleceğe dair yine birbirinden tutarlı tahminler yaptığını gözlemlediğimiz Asimov neden bilimkurgunun en büyüklerinden biri olduğunu bir kez daha kanıtlıyor.
Zamanda yolculuk, farklı gezegenlerde yaşam, öykü yazan robotlar ve daha fazlası. Ondan fazla bilimkurgu alt türü bu öykülerde saklı ve okurlarını bekliyor.
Öykülere kısaca değinmek gerekirse eğer…
Cal
Cal isimli bir robotun gözünden okuyoruz bu öyküyü. Sahibi geçimini yazarlıktan sağlamaktadır ve Cal da bu duruma özenmeye başlar. Sahibine yazar olmak ve öyküler yazmak istediğini belirten Cal, olumlu yanıt alır. Teknisyenin robot üzerinde gerekli ayarlamaları yapmasının ardından da tıpkı sahibi gibi öyküler yazmaya başlayacaktır. Finalde Üç Robot Yasası’na da atıfta bulunan Asimov, okura öykü içinde öykü sunuyor.
“İnsanlar Robotluğun Üç Temel Yasası ile yönetilmezler. Bazı insanlar, eğer kötü yüreklilerse, istedikleri an diğer insanlara zarar verebilirler.”
Soldan Sağa
Malibu’daki Hughes Araştırma Laboratuvarı’nda çalışan bir bilimadamı ve aynı zamanda bir bilimkurgu yazarı olan Robert L. Foward, geliştirdiği manyetik bir halka ile ışık hızının 0.95 katına ulaşabileceğini iddia eder. İkinci aşama ise bunu kanıtlamaktır. Finaliyle şaşırtmayı başaran Asimov, güldürmeyi de ihmal etmiyor.
Savaş Delisi
İnsanın içindeki savaşma arzusunun nedenini tokat gibi yüzümüze vuruyor Asimov. Dışişleri sekreteri Hargrove, sanal bir savaş programı üzerinde çalışmaktadır. Gerçek bir savaşın tüm elementlerinin bilgisayara yüklenmesi sonucu hangi ülkelerin hangi savaşların üstesinden gelebileceği artık önceden bilinecektir. Gelb ve Peter Sonobeck ise bu konu hakkında aralarında sohbet etmektedirler.
Halüsinasyon:
15. doğum gününde merkezi bilgisayar tarafından pek de ilgisini çekmeyen bir konuda eğitim görmek amacıyla Enerji isimli gezegene gönderilen Sam Chase için üç yıl sürmesi beklenen macera başlamıştır. Çevresindekiler bunun büyük bir başarı olduğunu söyleseler de, o pek öyle hissetmemektedir. Nörofizyoloji alanında kendini geliştirmek isteyen Sam, Yerçekimi Mühendisliği’nde başarılı olabileceğini düşünmez. Buna rağmen bu yabancı gezegende gezip dolaşmayı arzular zira daha önce uzay gemisinden ayrılıp gezegende gezintiye çıkanların birçoğu ilginç şeylerle karşılaşmıştır. Sam de gereken izni alarak gezegen yüzeyinde gezintiye çıkar.
Evrende Düzensizlik
Profesör Frebenner zamanda yolculuk yapabilmenin mümkün olduğu teorisini açıklar. Evren genişlediğinde zaman ilerlemekte, daraldığında ise gerilemektedir. Evreni sabit tutarak zamanda tam 27.5 milyon yıl ileriye gitmenin bir yolunu bulur. Bu yolculukta kendisine eşlik edecek kişi ise Mr. Atkins’tir. İki kafadar şimdiki Güneş’imizin yerine geçecek olan bir cüce yıldızı bir süre gözlemleyip geri dönmeyi düşünürler.
Bilgisayar Tanrısı Alexander
Alexander Heskins, henüz on dört yaşındır. Babası, öğretmenleri ve en çok da kendi isteği ile bilgisayarlara karşı oldukça ilgilidir. Kendini bu konuda geliştiren Alexander, tarihte önemli bir isme sahip olan Makedon kralı Büyük İsender’i çok sevmekte ve adaşıyla kendisini özdeşleştirmektedir. Bilgisayarının özelliklerini sürekli geliştiren, hırslı ve kibirli bir karaktere sahip olan Alexander’ın hedefi çok büyüktür. Çıktığı bu yolda en büyük yardımcısı ise kuşkusuz bilgisayarıdır.
Kanyonda
Gladys isimli şahsın Mobel adlı şahsa yazmış olduğu mektup tarzında kısa bir öykü. Valles Marineris olarak adlandırılan ve öyküde daha çok “kanyon” diye bahsedilen bölgede yaşamak için gereken resmi onayı alan Gladys ve Bill, mektupta Kanyon’un güzelliklerini vurgularlar. Peki bu “Kanyon” hangi gezendedir?
Güle Güle Dünya
İnsanlığın uzayda yaşamaya başlamasının yeryüzünde ne gibi değişikliklere sebebiyet verebileceğini anlamak açısından okuru bilgilendiren bir öykü. 21. Yüzyılın ikinci yarısında insanlık koloniler halinde dış uzaya açılmıştır. Kolonilerde süren hayat her yönüyle dünyadakinden daha iyi olmasına rağmen, kimi zaman dünyadaki güzellikler koloni halklarını kıskandırmaya yetiyordur. Çeşitli konularda birbirlerinin yardımına ihtiyaç duyan koloni ve dünya vatandaşları, kimi zaman da anlaşamamaktadırlar.
Seçim Propagandası
Yöneticiler ile halk arasındaki ilişkiyi öyküsüne ustalıkla yansıtmış Asimov. Okurken insana bunları bir yerden hatırlıyorum hissi veriyor. İnsanları yıldızlara ulaştıracak uzay çalışmaları için sakin bir yerleşim yeri aranmaktadır. Dünya ve Ay bu iş için fazla kalabalık olduğundan, konuyla ilgili araştırmaların Mars’ta yürütülmesi gündeme gelir. Özgür bir halk olan Marslılar bunun için referanduma gidecektir. Seçim kampanyasını ise Devers ile Hopkins birlikte yürütecektir.
Adalet Anlayışı
Üzerinde zeki bir uygarlığın yaşadığı Lockmania gezegeni Amerika’nın hukuk sistemini uygulama kararı alır. Sonucu merak eden Dünya Konfederasyonu ise durumu incelemesi için Ferdinand Feghoot’u gezegene gönderir.
Hata Affetmez
Oldukça üretken bir yazar olan Asimov’dan, yine içinde mesleği yazar olan bir karakterin öyküsü. Kurgusunu düşündüğümüzde bir distopya da diyebiliriz bu öyküye. Daktilo ile yazılarını yazan Abram Ivanov, günün birinde bir bilgisayar satın alarak çağa ayak uydurur. İlk zamanlar bu duruma pek alışamasa da, teknolojinin nimetlerinden yararlanmanın iyi bir şey olduğunu fark edecektir.
Robot Kardeş
Üç Robot Yasası’na göre üretilen bir robot karakterin de içinde bulunduğu, dramatik finale sahip bir öykü. Gelecekte insanlar çocuk sahibi olmak için gerekli izni almak zorundadırlar. Charlie isimli bir oğulları olan çift, ikinci çocuk için izin alamazlar ve oğullarına kardeş olarak bir robot satın alırlar. Kid adını verdikleri robota Josie iyi bir annelik yapar ve onu gerçek bir çocukmuş gibi sever. Fakat yaşananlar bunlarla da sınırlı kalmayacktır.
“İnsanlara ne olduğunu anlayamıyorum, bir robotu çocuklarına kardeş olarak nasıl benimseyebilirler ki?”
Uzay Devletleri (Modern Bir Fabl)
Gladovia ve Saronin devletleri Orta Çağ’dan beri birbirlerine düşmandırlar. 2080 yılına gelinmesine rağmen devam eden bu husumet, günün birinde tüm dünyanın kaderini belirleyebilecek bir duruma gelecektir. Dünya’nın yörüngesindeki enerji istasyonlarını denetlemek üzere her iki devletten de bir astronot seçilir ve beraber uzaya çıkmak zorunda kalırlar.
Chip-Adamlar Savaşı
Chip-Adamlar’ın dünyadaki ihtişamlı günleri geride kalmıştır. Johnson, yemeğe davet ettiği arkadaşlarına bu yarı robotlarla ilgili anılarından bahsetmeye başlar. Öyküde, küresel ekonomiye faydası olmayan, nispeten önemsiz bir şirkette çalışmak için başvuruda bulunan iki Chip-Adam’ın hikayesi anlatılıyor. İçlerinden hangisinin daha iyi olduğunu bulma görevi ise Johnson’a verilmiştir.
Altın
Jonas Williard, edebiyat eserlerini beyazperdeye aktaran bir sinemacıdır. Zamanla işinde ustalaşan ve eğlence dünyasının en önde gelen adamlarından biri olan Williard, ortak bir arkadaş vesilesiyle günün birinde Gregory Laborian isimli bir adamla tanışır. Laborian bir bilimkurgu yazarıdır ve eserlerinden en az birinin kendisi öldükten sonra dahi unutulmamasını arzular. İşbu sebeple, “Bir Tanede Üç Tane” isimli bilimkurgu romanını Williard’a okutarak onu sinemaya uyarlamasını rica eder. Bunun için de kesenin ağzını sonuna dek açmaktan gocunmaz.
“Elektrik makinelerle bir hesaptan diğerine aktarılan para ona hiçbir şey ifade etmiyordu. Böyle hesaplarla kendini zengin hissetmesi mümkün değildi. Dünya plastik kartlarla (ve bu kartların hepsinin birer nükleik asit kodu vardı) ve bankamatiklerle idare ediliyor, herkes durmadan bir hesaptan diğerine transfer yapıyordu.”
Günümüzde kitabın güncel baskısı ne yazık ki bulunmuyor. Sahaflardan arama imkanı olanlara şimdiden kolay gelsin diyor, edinmiş olanlara ise keyifli okumalar diliyorum.
Bol Asimovlu günler dilerim.