An Anglo-American Alliance

İlk Lezbiyen Bilimkurgu Romanı: Anglo-Amerikan İttifakı

Popüler edebiyatın diğer dallarında olduğu gibi, bilimkurgu türünde verilen eserlerde de lezbiyenlerin olumlu bir karakter olarak sunulmaları zaman aldı. 19.yy’ın sonlarında ve 20.yy’ın başlarında bilimkurguda lezbiyenlerin adı da kendileri de yoktu. Eşcinsellik temasının yer aldığı eserler bile lezbiyen kadınlardan bahsetmiyor, konuyu sadece “yozlaşmış” erkeklerin “düşük” bir fiili olarak işliyordu. Bu sebeple, Gregory Casparian’ın 1906’da basılan ve merkezinde lezbiyen bir aşkı ele alan “Anglo-Amerikan İttifakı: Güldürürken Düşündüren Bir Aşk ve Geleceğe Dair Tahminler” (*) adlı romanı dikkate alınmayı hak etmektedir.

1855-1947 yılları arasında yaşamış olan Casparian, bir süre orduda görev aldıktan sonra 1877’de ABD’ye göç etmiş bir Osmanlı Ermenisiydi. New York’a yerleşerek sanatçı ve ressam olmuş ve bir mühendislik firmasında fotoğraf baskıcılığı yapmıştı. Casparian’a dair fazla bir bilgiye erişemiyoruz, fakat Anglo-Amerikan İttifakı gibi cinsel bakımdan gününe göre hayli ileri bir kitabı kaleme almasına bakılırsa son derece ilginç ve düşünce sahibi biri olmalı.

Gregory Casparian

1960 kurgusal geleceğinde geçen Anglo-Amerikan İttifakı iki ana hikâye bölümünden oluşmaktadır. İlk bölümde, ABD ve İngiltere’nin federasyon halinde birleşip dünyadaki en güçlü ülke olduğu 20. yy’ın detaylı bir tarihinden bahsedilmektedir. Bu gelecekte dünyada sömürgecilik devam etmektedir. (Romanda İngiltere’nin 1920 yılında Orta Afrika’yı sömürgeleştirmeyi tamamladığına yer verilmektedir.) Bu ilk bölümde birtakım teknolojik gelişmeler de öngörülmektedir.

Örneğin bebeklerin cinsiyetinin doğumdan önce belirlenmesi (1906’da henüz ultrasonun olmadığını hatırlayalım!), geçici ölüm hali (vücut fonksiyonlarını kişiyi öldürmeyecek derecede durdurarak diri tutmak), tembellik tedavisi (Romanda bu tedavi Güney ABD’deki siyahîler için kullanılmaktadır!), inşa edilen dev bir teleskop sayesinde Mars’ta ve Venüs’te tarım alanlarının ve hareket eden nesnelerin keşfedilmesi gibi. Romanda ayrıca Ebu Şimşek adlı İranlı bir astronom, icat ettiği “buz lensi” aracılığıyla üzerinde gelişmiş bir uzaylı uygarlığın yaşadığı yeni bir gezegeni bulmaktadır. Telepatik yeteneklere sahip bu uzaylı uygarlığın canlılarının kürkleri vardır ve ulaşım araçlarında elektrikle çalışan tekerlekleri kullanmaktadırlar.

Aurora_and_Margaret

Romanın ikinci bölümünde, üst sınıfa ait iki genç kadının, İngiliz Dışişleri Bakanı’nın kızı Aurora Cunningham ve Amerikalı bir senatörün kızı Margaret MacDonald’ın aşklarının öyküsü anlatılmaktadır. Aurora sarışın, mavi gözlü, kibar ve güzel bir kadındır ve peltek konuşmaktadır. Bu özellikleriyle tipik bir İngiliz leydisi olarak tasvir edilmiştir. Margaret ise fiziksel olarak Aurora’nın anti-tezi gibidir; boyu daha uzundur, ışıl ışıl parlayan siyah gözlere ve kapkara saçlara sahiptir. Margaret’ın da Aurora gibi ağırbaşlı bir duruşu vardır ve ek olarak onunla benzer yetenekleri ve başarıları elde etmiştir. Fakat Margaret Aurora’ya göre daha dominant ve erkeksi bir karaktere sahip olup yer yer oldukça agresif davranabilmektedir. Ayrıca o dönemde kadınlar için uygun görülen spor dallarında da Aurora’yla kıyaslanınca daha başarılıdır.

İkisi, Cornwall’daki Diana Kadınlar Üniversitesi’nde tanışıp ilk görüşte âşık olmuştur. Yakınlıkları ve birbirlerinden hiç ayrılmamaları zamanla etraftaki diğer insanların dikkatini çekmeye başlar. Sınıfta veya toplum içinde tedbirsizce duygularını açık ederlerse, okul yönetiminin buna tolerans göstermeyerek onları atabileceğini ve diğer öğrenciler tarafından dışlanabileceklerinin farkına varmaları uzun sürmez. Bundan daha feci olarak, ilişkileri basının ilgisini çekerse beraberlikleri manşetlere taşınabilirdi. Bu yüzden sınıf ortamında ve dışarıda duygularını bastırmaya karar verirler. Casparian romanında, Aurora ve Margaret’ın okulda diğer kızlardan farklı olarak kibar delikanlılarla birliktelik kurmaktan kaçındıklarını da açıklar.

angloamerican1

Casparian Anglo-Amerikan İttifakı’nı yazdığında kadınlar arasındaki tutkulu beraberlikler bilinmiyor değildi. Viktoryen dönemde Amerikalı ve İngiliz kadınlar arasında “Boston Evliliği” adı verilen “romantik ve tutkulu arkadaşlıklar” kurma geleneği baş göstermişti. Boston evliliğinde ekonomik bağımsızlığa sahip kadınlar beraber aynı evi paylaşıyordu. Geç-Viktoryen dönem kurgularında bu tarz birlikteliklere edebi eserlerde sıklıkla rastlanıyordu ama bu eserlerde lezbiyenlik ya hiç yer almıyordu ya da metindeki öylesine bir unsurdu. Casparian ise bilimkurgu romanında bu konuyu çok ileri boyutlarda ele almıştı.

Aurora ve Margaret mezuniyetleri yaklaşırken birbirlerinden ayrılmak zorunda kalacaklarından endişe duymaya başlamışlardı. Bu sebeple birbirlerine hiç ayrılmayacaklarına, başka kimseyle evlenmeyeceklerine ve ölüm onları ayırıncaya dek ruhlarında her zaman beraber olacaklarına dair ant içtiler. Aurora, bir de Margaret’a dair hissettiği derin tutkuyu ve aşkı yansıtan bir mektup yazmıştı. Bu mektuptaki satırlarda birbirlerine duydukları lezbiyen aşkın boyutu anlaşılmaktadır.

angloamerican

Aurora mezun olduktan sonra evine döner ve Margaret dayanamayarak bayılır. Meşhur Hindu şifacı Dr. Hyder Ben Raaba’ya sağlığına geri kavuşması için götürülür. Margaret’ın esas derdini anlayan Raaba, iyileşmesine yardım eder. Birkaç ay sonra babasının ölümü üzerine Margaret’a yüklü bir miras kalır. Bu esnada Dr. Ben Raaba Margaret’a sağlığının durumunu soran bir kart atmıştır. Kartı okuduğunda Margaret’ın aklına dahiyane bir fikir gelir ve bu konuda Dr. Ben Raaba’yı da ikna eder: “Ruhsal ve fiziksel bir metamorfoz” geçirerek bir erkeğe dönüşecektir. Operasyon başarılı geçer ve Margaret (artık yeni ismi Spencer Hamilton’dur) meşhur bir müzisyen olur, kur yaparak Aurora’nın sevgisini kazanır ve ikisi sonsuza dek mutlu yaşarlar.

Anglo-Amerikan İttifakı’nın, eğer Margaret cinsiyet değiştirmeyip Aurora ile iki kadın olarak sonsuza dek mutlu yaşasalardı daha iyi (ve elbette dönemine kıyasla olağanüstü ilerici) bir roman olacağı haklı olarak iddia edilebilir. Fakat bu olası eksikliğine rağmen, roman bilimkurgu edebiyatında iki lezbiyen aşığın kadın karakter oldukları ve hatta birinin de cinsiyet değiştirme ameliyatı geçirerek aslında bilimkurgunun ilk transseksüel karakteri olduğu ilk eser olarak önemli bir yere sahiptir. Kişisel kanaatim, yazarının eski bir Osmanlı Ermenisi olması da bu esere Türkiye özelinde ayrı bir değer katmaktadır.

(*) Romanın İngilizce bir kopyasını buradan okuyabilirsiniz.

Kaynak

Yazar: İsmail Yiğit

1982 Ankara doğumlu. Türkiye Bilişim Derneği’nin 2016 yılında düzenlediği bilimkurgu öykü yarışmasında “İhlal” adlı öyküsü üçüncülüğe seçildi. Fabisad'ın düzenlediği 2017 GİO yarışmasında “Satır Arasındaki Hayalet” adlı öyküsüyle öykü dalında başarı ödülü kazandı. İlgilendiği ana konular: Teknolojinin toplumsal inşası, sosyoteknik tasavvurlar, siber savaşlar, otonom silahlar, transhümanizm, post-hümanizm, asteroid madenciliği, dünyalaştırma... Ursula K. Le Guin, Philip K. Dick, Michael Crichton ve Kim Stanley Robinson, kalemlerini örnek aldığı yazarlar arasında. Parolası: “Daha iyi bir dünya pekâlâ mümkün!”

İlginizi Çekebilir

interstellar kapak

Interstellar’da Gördüğümüz 14 Şeye Bilimsel Bir Bakış

Interstellar (Yıldızlararası) filminin bilim danışmanı ve yapımcısı olan Kip Thorne, filmin senaryosundaki bazı noktaları açıklayan …

Bir Cevap Yazın

Bilimkurgu Kulübü sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et