Sosyalist bilimkurgu yazarı H.G. Wells, 1866’da İngiltere’de işçi sınıfı bir ailenin çocuğu olarak gözlerini açtı. Yazarlık dışında, gazetecilik ve öğretmenlik de yapan Wells, Jules Verne ve Hugo Gernsback ile birlikte bilimkurgunun babası olarak kabul edilir. Çocukluğunda geçirdiği uzun süreli hastalıklar onu kitap okumaya yöneltti. Bilimi daima yakından takip etti. Biyoloji bilimi ise özel uğraş alanı oldu.
1895’te yazdığı Zaman Makinesi romanı ile tanındı; bu roman aynı zamanda ilk modern bilimkurgu romanı olarak anılır. 1897’de yazdığı Dünyaların Savaşı, Marslı işgali teması için öncül oldu. Eser ilk olarak 1953’te Byron Haskin, daha sonra da 2005’te Steven Spielberg tarafından sinemaya uyarlandı. Ayrıca Dünyaların Savaşı, 1938’te Orson Welles‘in radyo adaptasyonunun gerçek bir işgal sanılması ile de ses getirdi.
Eserlerinde her zaman bilimin yanlış kullanımının, yanlış ellere teslim edilmesinin neden olacağı tahribattan bahsetti. Bilimin teknik olanaklarından çok, toplum üzerindeki etkilerine önem ve öncelik verdi. Çok bilinen romanlarından olan Doctor Moreau’nun Adası‘nda genetik bilimine dikkati çekti. Görünmez Adam‘da görünmezliğin olanaklarına dikkat çekerken, toplumsal getirilerinden de bahsetti.
Yalnızca edebiyatla sınırlı kalmadı, kurgudışı eserleri de ilgi gördü. Önemli insanlık tarihi kitaplarından olan Outline of History‘yi yazdı. Outline of History, Atatürk‘ün de ilgisini çekti ve Nutuk‘ta Wells’in tek dünya devleti fikrinden bahsetti. Bununla birlikte Nutuk’ta bahsi geçen tek yabancı yazar oldu. Yazdıkları ile geleceğe ışık tuttu ve öngörüleri ile bizi hayran bıraktı. Bu yazımızda, uzayın dört boyutlu olabileceğinden lazer teknolojisine, tanklardan atom bombasına varan öngörülerinden bahsedeceğiz.
Lazer Teknolojisi
1897’de yazdığı Dünyaların Savaşı romanında lazerlerden bahsetti. Kitap yayımlandıktan 19 sene sonra, Einstein sadece lazerin teorik temellerini atmıştı.
Atom Bombası
Manhattan Projesi 1942’de ABD, Kanada ve İngiltere tarafından atom bombası üretmek için, II.Dünya Savaşı sırasında başlatıldı. Wells, bu proje başlamadan yaklaşık 30 sene önce, The World Set Free adlı eserinde atom bombalarının şehirleri harap edeceğinden bahsetti. Sadece bununla kalmadı, atom bombalarının oluşturacağı mantar bulutlarını anlatırken, kalıcı radyasyonu da öngördü. 1946’da öngörüsünün gerçekleştiğini gördükten sonra vefat etti.
Biyolojik Savaşlar
Yine Dünyaların Savaşı romanında, Marslıların işgalini anlatıp lazerlerden bahsederken biyolojik savaşlardan da bahsetmiş oldu. Savaşlarda hala kılıçların, süngülerin kullanıldığı yıllarda bakterilerin, virüslerin rol alabileceğini öngördü.
Genetik Mühendisliği
Çok bilinen kitaplarından bir diğeri olan Doktor Moreau‘yu 1896’da yayımladı. Bir distopya olarak okunabilecek eserde, hayvan modifikasyonundan ve hayvanlarla yapılan deneyler üzerinden genetik mühendisliği hakkında uyarılarda bulundu.
Otomatik Kapılar
Hepinizin aklına ilk Star Trek geldi, biliyorum. Ancak Wells, 1899’da Efendi Uyanıyor‘da otomatik kapılardan bahsettiğinde, ilk otomatik kapının kurulmasına henüz 61 sene vardı.
Tanklar
1903’te, tanklar, 2. Dünya Savaşı siperlerinde ilk kez ortaya çıkmadan 13 yıl önce Wells, kısa öyküsü The Land Ironclads‘da tank savaşlarını anlatıyordu.
4. Boyut, Uzay-Zaman
1881’de yazılan The Universe Rigid adlı makalede Wells, dört boyutlu bir zaman-uzay evreni tanımlamaya çalıştı. Böylece dördüncü boyut olarak zaman kavramından, Einstein görelilik kuramını yazmadan önce bahsetmiş oldu.
Kablosuz İletişim, Cep Telefonları, E-Posta, Sesli Mesaj
Doğrudan cep telefonlarından bahsedilmemiş olsa da 1933’de yazdığı Shape of Things to Come‘da kablosuz iletişim cihazlarını tanımladı. Men Like Gods‘ta ise sesli posta ve e-posta benzeri iletişim araçlarından bahsetti.
II. Dünya Savaşı
Önceki maddede de bahsettiğimiz Shape of Things to Come adlı eserde aynı zamanda küresel bir çatışmanın on yıl içinde patlayacağını tahmin etti. Bunun yanında tüm dünya güçleri savaşa dahil olmadan önce savaşın Doğu Avrupa’dan başlayacağını da öngörmüş oldu.
Görünmezlik
Wells, görünmezliğin sırrını keşfeden bir bilim insanını anlattığı Görünmez Adam‘ı 1897’de yazdı. Bu öngörünün gerçekleştiğini ne kadar kabul edersiniz bilmiyorum ama 2003 yılında Tokyo Üniversitesi‘nde optik kamuflaj teknoloji geliştirildi. Günümüzde moleküler düzeyde görünürlüğü engellemek mümkün.
Hazırlayan: Canberk İleri