Yakma Zevki

Fahrenheit 451 Öyküleri: Yakma Zevki

“İnsanlar düşünmek istemiyorlar artık. Hayatlarından memnunlar, eğleniyor, hoşça vakit geçiriyorlar.”

22 Ağustos 1922’de ABD’de doğan Ray Bradbury, bilimkurgu türünü yaşatan ve yücelten yazarların başında geliyor. Kısa öyküleriyle ayrı, romanlarıyla ayrı başarılara imza atan Bradbury’nin şüphesiz dünya genelinde en bilindik eseri Fahrenheit 451’dir. Başyapıtı olarak görülen bu kitaba ek olarak Resimli Adam, Mars Yıllıkları, Uğursuz Bir Şey Geliyor Bu Yana, Sonbahar Ülkesi gibi eserleriyle de popülaritesini iyiden iyiye arttıran yazar, edebiyat dünyasının sevilen simalarından biri haline geldi. 5 Haziran 2012’de aramızdan ayrılan Bradbury, arkasında farklı türlerde kaleme alınmış yüzlerce öykü ve onlarca roman ile birlikte, bir dolu deneme ve makale bıraktı.

Yalnızca bilimkurgu değil, aynı zamanda korku ve fantezi başta olmak üzere farklı türlerde kalem oynatan Bradbury’nin birçok yapıtı Türkçeye kazandırıldı. İthaki Yayınları‘nın birçok kitabını okurlara armağan ettiği bu büyük yazarın bilmkurgu sınırları içine giren kitapları ise yayınevinin büyük bir ilgiyle takip edilen “Bilimkurgu Klasikleri” isimli dizinin içine dahil ediliyor. Resimli Adam ve Fahrenheit 451‘in ardından seri içine eklenen 3. Bradbury kitabı olan Yakma Zevki: Fahrenheit 451 Öyküleri, aynı zamanda dizinin 34. kitabı olma unvanını taşıyor. Murat Özbank çevirisiyle çıkan kitabın kapak resmi ise kısa bir süre önce yayımlanan Fahrenheit 451’le benzerlik gösteriyor.

“İnsanlar huzurlu olmalı, Montag. Kitaplar onları huzursuz ediyor.”

Ray Bradbury’nin, Fahrenheit 451 evreninde geçen ve bu büyük romanın ortaya çıkmasını sağlayan öykülerinin derlendiği “Yakma Zevki” isimli kitabı ilk olarak 2010 yılında yerli okurla buluştu. İçinde 16 öykü barındıran kitapta, Fahrenheit 451’in ortaya çıkmasını sağlayan ve “taslak” olarak adlandırılabilecek “Geceyarısından Epey Sonra” ve “İtfaiyeci” isimli 2 öykünün yanı sıra, zamanda yolculuk temasına sahip kısa öyküler de bulunuyor. 2. Dünya Savaşı’nı görmüş bir yazar olarak birçok öyküye savaşın acı yüzünü de serpiştirmeyi ihmal etmeyen Bradbury, okuduktan sonra unutulmayacak öykülerden oluşan iyi bir derleme ortaya çıkarmayı başarıyor.

Fahrenheit 451’i okuyan ve seven her okurun mutlaka okuması gereken bir kitap olan Yakma Zevki’nin ilk öyküsü “Öldükten Sonra Doğmak”, adından da anlaşılacağı üzere öldükten sonra doğmanın nasıl bir şey olacağını gözler önüne seriyor. Tür ve anlatım olarak kendinden sonraki öykülerden biraz farklı gözüken bu öyküyü “Ateş Sütunu” isimli öykü izliyor. Mezardan çıkarak kendini 2349 senesinde bulan William Lantry isimli bir adam geleceğin dünyasını tanımaya çalışır. Geçmişte birçok yazarın kitaplarının yakıldığını fark eden Lantry, ‘Yakma Fırınları’ ile mücadele etmeye karar verir.

“Bugün birine hakaret etmek istersen, söyleyebileceğin en ağır şey ona ‘profesör’ ya da ‘entelektüel’ demek. Küfür sayılıyor bu sözcükler.”

Kitabın en kısa öyküsü olan “Kütüphane”de, dünyada kalan son kitapların yakılmaması için itfaiyecilere ve diğer kamu görevlilerine direnen Bay A.’nin yakarışlarına kulak verirken, “Parlak Anka Kuşu” isimli hikayede kütüphaneyi basan ve küreklerle kitapları meydana atarak yakmayı planlayanlara karşı verilen mücadeleye tanıklık ediyoruz. Kitap alıntılarıyla süslenen bu öyküyü “Mars’ın Çılgın Büyücüleri” takip ediyor. Dünya’dan Mars’a giden bir uzay aracı içindeki insanların yaşanan esrarengiz ölümlere çare bulma çabalarına tanıklık ederken, kimi ünlü yazalar da karakter olarak karşımıza çıkıyor.

Çılgınlık Karnavalı” isimli öykü, Edgar Allan Poe’nun meşhur öyküsü Usher Evi’nin Çöküşü’nü temel alıyor ve öyküdeki Usher Evi’nin inşa edilmesine tanıklık ediyoruz. “Şenlik Ateşi”nde, Willim Peterson isimli karakterin gözünden geleceğin politikacılarının tam olarak neye benzeyebileceklerine dair bir fikir ediniyoruz. Dünya’nın yok olacağına karar verilmiştir ve William, bu durumu telefonda Mary ile konuşarak istişare etmektedir.

Fahrenheit 451

Ocaktaki Çekirge”, gözetim ve denetimin devlet nezdinde ne kadar ileri götürülebileceğini evli bir çift ekseninde çarpıcı bir dille anlatıyor. “Yaya”da, yaptığı tek şey yürümek olan bir insanın kolluk güçleri tarafından sorguya çekilmesi gibi sıra dışı bir hikayeyle karşılaşırken, “Çöpçü”de ise mesleği çöp toplamak olan birinin getirilen ilginç bir kararla bundan böyle görevinin değiştiğini ve artık ceset toplamakla yükümlü olduğunu öğrenmesini okuyoruz. Bilindik öykülerinden biri olan “Tebessüm”de gelecekte insanların bütün sanat eserlerine bir kin beslediği ve tek amaçlarının onları paramparça etmek olduğunu görüyoruz.

Geceyarısından Epey Sonra” ve “İtfaiyeci” isimli öyküler kitapta yer alan en uzun iki öykü olmalarının yanı sıra, Fahrenheit 451’e giden yolda 2 ayrı durak olarak okunabilir. Romanın bir nevi taslakları konumundaki birbirine çok benzeyen bu öykülerde karakterlerin ve olayların taslak öykülerde biraz farklılık gösterdiklerini seziyoruz. Bu da bize bir yazarın romanını ortaya çıkarmadan önce karaladığı taslak kağıtlarına göz atmak gibi bir şans tanıyor.

Kitabın “Diğer Öyküler” kısmında yer alan 3 öyküsü, “Kendi Kuyruğunu Yiyen Ejderha”, “Şafak Vaktinden Az Önce”, ve “Geleceğe” isimli öyküler ise savaş ve despot yönetimler ile birlikte zamanda yolculuk temalarına yoğunlaşıyor. Hatta kitabın son öyküsü olan Geleceğe isimli hikaye aynı zamanda Resimli Adam’da karşımızda çıkan “Tilki ve Orman” isimli öyküyle bire bir aynı. Muhtemelen Bradbury sonradan öykünün ismini değiştirmeye karar vermiş ve Resimli Adam kitabına eklemiş.

Bilimkurgu okurlarının yanı sıra, distopik kurgulardan hoşlanan, öykü okumayı seven ve tabii ki Fahrenheit 451’i beğenen her okurun kesinlikle okuması gereken, Bradbury’nin yine geleceğe dair çok şey söylediği enfes bir öykü antolojisi Yakma Zevki.

“İnsanın yaşamdaki tüm iyiliklere ve güzelliklere bakıp düşüncelerinin küçük bir kısmını kağıda dökmesi bir ömür sürüyor. Sonra biz gidiyoruz ve onları fırına atıp beş dakikada cayır cayır yakıyoruz.”

Yazar: Bahri Doğukan Şahin

1995, Erzurum. Kitap okur, belgesel izler, sinema, felsefe ve bilimkurguyla ilgilenir, öykü yazar. Kayıp Rıhtım'da başladığı yazarlık serüvenine, Fantastik Canavarlar ve Bilimkurgu Kulübü gibi internet sitelerinde ve çeşitli dergilerde devam etmekte. bahridogukan@gmail.com

İlginizi Çekebilir

Omelas ve Um-Helat

Edebi Bir Karşılaştırma: Omelas vs Um-Helat

Ursula K. Le Guin‘in kısa hikâyesi Omelas’ı Bırakıp Gidenler (The Ones Who Walk Away from …

Bir Cevap Yazın

Bilimkurgu Kulübü sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin