Bilimkurgu, mantık sınırları içinde kalarak hayal gücünü zorlayabildiği için önemli türlerden biridir. Ne var ki bilimkurgu külliyatının çoğunluğuna baktığımızda, heteroseksüel beyaz erkekler tarafından yazıldıklarını görüyoruz. Eskiden kadınların, azınlıkların ve queer karakterlerin resmedildiği teknolojik açıdan gelişmiş uygarlıklar barındıran kitaplar bulmak çok daha zordu. Ancak günümüzde bu kalıpların da yavaş yavaş yıkıldığına tanıklık ediyoruz.
Bilimkurgu çok geniş bir kapsama sahip olduğundan, listemizdeki yazarlar bilimkurgunun çok farklı alt türlerinde eserler verdi, vermeye devam ediyor. İşte, okunması gereken 11 siyahi bilimkurgu yazarı karşınızda…
Octavia E. Butler
Butler’ın hemen açıp okuyabileceğiniz birçok kitabı ve katkıda bulunduğu çizgi romanı var, ancak onun adını ilk defa duyuyorsanız, ilk okumanızı önereceğimiz kitap Yakın. Yakın’da Butler bizi, Amerikan İç Savaşı öncesi dönemde yaşamış, köle sahibi atasını kurtarmak için zamanda geriye yolculuk yapan ana karakteriyle tanıştırıyor.
Yakın, bir Butler romanının klasik özelliğine sahip: Onu bir yazardan ziyade bir kâhin olarak görmenize neden olabilecek denli gerçeğe yakın bir bilimkurgu. Elinizden bırakamayacağınız ve hayatınızın sonuna kadar sizde iz bırakacak bir kadın. Afrofütürizm’in öncüsü Butler, sizi hayal bile edemeyeceğiniz denli etkileyecek.
Samuel R. Delany
Arkadaşları arasında “Chip” diye bilinen Samuel R. Delany, 1960’lı yıllardan bu yana anı ve eleştirinin yanı sıra bilimkurgu eserleri yazmakta. Dört kez Nebula Ödülü, iki kez Hugo Ödülü kazanan yazar, 2002 senesinde Bilimkurgu ve Fantazya Onur Listesi’ne alındı.
“Babel-17” romanında Delany, bir dilbilimci ve şair olan Rydra Wong karakterinin hikayesini anlatıyor. En bilinen eserlerinden Triton ise, Ursula K. Le Guin’in Mülksüzler‘ine cevaben yazılmış bir heterotopya; bir karşı ütopya…
Jelani Wilson
Kim sıkı bir uzay operasına hayır diyebilir ki? Octavia Butler’a hayranlığını hiçbir zaman gizlememiş olan Wilson, onun en büyük esin kaynağı olduğunu da itiraf etmekten çekinmiyor.
Wilson, kısa romanı Ballad of The Bladesinger‘da uzayı ve radikal bir felsefeyi odağına alıyor. Hikâye beş büyücüyü ve nihayetinde başarısızlığa uğrayacakları özgürleşme yolculuklarını işliyor. Kendilerini uzaya fırlatılmış bir hâlde buluyorlar ve hem kendilerini hem de yaşayan tüm varlıkları kurtarmak zorunda kalıyorlar.
Alaya Dawn Johnson
Johnson daha çok bir spekülatif kurgu yazarı ve kitaplarında bilimkurgu okuyucularının bir bilimkurgu öyküsünden bekledikleri şeyler pek yer almasa da, galakside zaman yolculuğu yapan mistik karakterleriyle tarihi kurgu, büyü ve çevre felaketlerini muazzam bir şekilde birleştirmeyi başarıyor.
Son kitabının adı Trouble The Saints ve Alaya Johnson okumaya başlamak için de harika bir kitap.
Kalynn Bayron
Bayron çocukluğunuzda en sevdiğiniz masalları alıp, onlara yeni bir gözle bakmanızı sağlayacak kadar yeni ve kötücül bir şekilde değiştiren, bunu da başarılı bir şekilde yapan bir yazar.
Cinderella Is Dead kitabı distopik, queer ve Siyah feminist bir roman; baş kahramanı Sophia hayatını kendi bildiği şekilde yaşamaya kararlı, bunu yaparken de gerçek aşkını kurtarabilmek için erkek egemenliğini tamamen yok edecek kadar gözü kara bir kadın.
Derrick Bell
Yazarlığının yanında bir aktivist, asker, avukat ve profesör olan Bell’in yazdığı kısa roman The Space Traders, yayımlandığında kültürel ve edebi anlamda büyük bir etki yarattı. 1992’de yayımlanan öykü, bilimkurgu ekseninde ırk teorisini konu alıyordu. Bell öyküsünde, beyaz Amerikalılar’ın nasıl sadece kendi çıkarları doğrultusunda hareket ettiğini gösteriyor.
Öykü daha sonra bir TV dizisinin de parçası oldu ama siz yine de öyküyü okuyun, zira sadece 13 sayfa. Öykü, editorlüğünü Sheree R. Thomas’ın üstlendiği, Octavia E. Butler, Walter Mosley ve başka birçok yazarın da öykülerinin bulunduğu öykü antolojisi kitabı “Dark Matter: A Century of Speculative Fiction from the African Diaspora” içinde yer alıyor.
Milton Davis
Davis yazarlık kariyeri boyunca ondan fazla kitap yazdı ve birçok antoloji yayımladı. Kitaplarında bilimkurgu temasıyla Afrofütürizm, spekülatif kurgu ve fantazyayı da harmanlamasıyla tanınıyor. Fallen kitabı bilimkurgu teması içeren, türler arası geçişli kitaplarına mükemmel bir örnek.
İçinde biraz romantizm, biraz spekülatif kurgu da içeren kitap, bilimkurgu özünden de kopmamayı başarıyor. Bir aşk hikâyesi barındıran mitolojik bir öykü de denebilir.
Nova Sparks
Eğer sert, apokaliptik bir bilimkurgu arıyorsanız Sparks’ın üçlemesi tam size göre. Farklı gezegenlerde yaşam, insan yaşamını sonlandırmaya yeminli bir uzaylı türü ve insanlığa dair kehanetler gibi konuları işleyen üçlemede, ne ararsanız var.
The Dome, okuyucuları dış uzayda banliyö yaşamının çalkantılı dünyasına götürüyor.
Andrea Hairston
Hairston yazar olmasının yanında bir oyun yazarı da, kitaplarından birkaçı da tiyatroyu arka planı olarak kullanıyor. Tabii Glee gibi bir şey aklınızda canlanmasın; kitaplarında dramın yanında dünya ve uzaylı yaşamlarına dair izler de var.
Hairston için Walter Mosley’nin daha cüretkâr hâli de diyebiliriz. Eğer The Expanse serisini seviyorsanız, Mindscape‘i de seversiniz.
Nalo Hopkinson
Bazıları bilimkurguyu çok tekdüze bulur; bilimkurgu onlar için havalı teknolojiler, süpergalaktik uzay canavarları ve havalı distopik öykülerden ibarettir. Ne var ki bazen gerçekçilik de fantazya kadar korkutucudur.
Hopkinson benzer temaları banliyö yaşamı arka planıyla birleştirerek insan duygularını irdeleme yolunu tercih ediyor. Hopkinson okumaya başlamak için Skin Folk kitabı idealdir.
Walter Mosley
İsmi çoktan efsaneleşmiş olan Mosley, bazı en sıkı suç ve gizem romanlarının yazarı. Bununla birlikte yazdığı bilimkurgular da dünyayı şaşırtacak kadar iyi çıktı.
Star Trek: Discovery yazarlarından da biri olan Mosley, Futureland kitabında distopik öyküler anlatıyor. Birkaç kısa hikâyeden oluşan bir kitap olsa da, janralar arasında nasıl kolaylıkla geçiş yaptığını ve bilimkurgu, gizem ve suç temalarına olan aşkını nasıl aynı potada eritebildiğini görüyoruz. İlk defa Mosley okumaya başlayacaklar Futureland‘den iyisini bulamazlar.
Nisi Shawl
Shawl’un yazım tarzıyla karşılaştığınızda, gözlerinizin önünde olup biten çok önemli bir olayı kaçırmışsınız gibi hissediyorsunuz. Shawl’un tek bir kitabını önerecek olsak, bu Everfair olurdu.
Octavia Butler gibi Shawl da hikâyesine tarihi kurguyu ekliyor ve kıta Afrikası’nın Avrupalılar’dan önce buhar gücünü bulup kullanmaya başladıkları alternatif bir gerçeklik düşlüyor. Shawl Afrofütürizm ve steampunk’ı öyle zarif bir şekilde birleştiriyor ki, kendinizi bu alternatif gerçeklikte yaşamak isterken buluyorsunuz.