Dune’un Dev Kum Solucanlarına Dair 7 Gerçek

Dune‘un dev kum solucanları, bilimkurgu dünyasının belki de en çok bilinen canavarlarıdır. Kitapları okumamış veya eski filmini seyretmemiş olsanız bile bu canavarlardan haberinizin olma olasılığı yüksek. Star Wars ya da Tremors gibi filmlerde bu canavara yapılan göndermelere rastlayabilirsiniz. Ama gerçek şu ki, Dune’un kum solucanları yapısı itibariyle gerçekten çok orijinal ve çoğunlukla da yanlış biliniyorlar.

Eğer Denis Villeneuve tarafından yönetilen Dune filminin fragmanını gördüyseniz, yeni filmdeki solucan tasarımına dair bir şeyler biliyorsunuz demektir. Dev solucanın kısa süreli de olsa ekranda görünmesi, eseri hiç bilmeyen insanlar için bile solucanların hikayeye etkisini açıkça gösteriyor. Buna rağmen ne kadar etkili olduğunu kestiremiyorsanız size söyleyelim, kum solucansız bir Dune düşünülemez bile. Zira tüm evren, bu solucanlar etrafında şekilleniyor diyebiliriz. İşte karşınızda, onlara dair 7 gerçek…

Kum Solucanları Devasadır

Biliyoruz, bunu belirtmek malumun ilanı fakat belirtmeden de geçemeyeceğiz. Bu yaratıklar çok büyük, Dünyada yaşamış ya da şu anda yaşayan her şeyden daha da büyük. Romanda verilen İmparatorluk Terminolojisi bölümünde 400 metreden uzun ve çapı 40 metreyi aşan kum solucanlarından bahsedilmektedir. Üstelik bundan daha büyük olanları da vardır.

Paul Atreides ilk solucanını çağırdığında, neredeyse 2500 metre uzunluğunda olduğu ve ağzı dev bir dağa benzediği vurgulanır. Romanın başka bir bölümünde ise ağzı sekiz metreyi aşan solucanlardan bahsedilir. Kısacası, Arrakis gezegenindeki solucanlar şüphesiz ki oldukça büyüktür.

Neredeyse Yok Edilemezler

Devasa boyutlarının yanı sıra, aşırı derecede dayanıklı bir yapıları vardır, öldürmek çok zordur. Arrakis’te gezegen bilimci olan Kynes, Dük Leto Atreides’e solucanları açıklarken şu ibareleri kullanır: ”Halka boğumlarına ayrı ayrı yüksek voltajlı akım uygulamak bir solucanı öldürmenin bilinen tek yoludur. Patlayıcılar sersemletebilir, bayıltabilir, ama her halka boğumların ayrı canı vardır. Atomik dışında onu öldürebilecek başka bir bomba türü yoktur.”

İmparatorluk Terminolojisi bölümünde solucanların su ile öldürülebildiği yazar. Görünüşe göre su onlar için zehirlidir. Fakat bu seçenek neredeyse olasılık dışıdır. Çünkü Arrakis çöl gezegenidir ve su sadece kutup buzlarında bulunur. Olan az suyu da insanlar kendileri için kullanırlar, solucan silahı olarak değil. Neredeyse yenilmez olmalarından dolayı ya birbirleri tarafından öldürülürler ya da yaşlanıp güçten düşerek.

Larvaları Bahar Üretir

Dune butlerian jihad

Solucanları öldürmemiz için hiçbir sebep yok, zaten bu çok büyük bir felakete de yol açardı. Solucanların larvaları melanjı (bahar olarak da isimlendirilir) yaratır. Bahar bağımlılık yapan; kullanıcıya uzun yaşam ve bazı mistik yetiler kazandırabilen bir maddedir. Bazı kişilerde öngörü yeteneğini ortaya çıkarır, bunun sayesinde gezegenler arası ulaşım sağlayabilecek pilotlar yetiştirilir.

Böyle önemli özelliklerinin yanı sıra, bahar sadece Arrakis gezegeninde vardır. Solucanların varlığı baharı yaratsa da toplanması konusunda insanlara zorluklar çıkarır. Bahar toplama işlemi sırasında sürekli solucanlar gelir ve onlardan korunmak için toplayıcı ekipmanı havaya kaldıran taşıyıcı hava araçları gerekir. Solucan gelince havaya kaldırılır, gidince kuma indirilerek bahar çıkarmaya devam edilir, ama bu operasyon sırasında birçok şey ters gidebilir ve tüm bahar toplayıcı ekip solucan maması olabilir. Bahar üretimi solucansız olamayacağı için insanların onları yok etmesi anlamsızdır.

Solucanlara Verilmiş Birçok İsim Vardır

duneun-imparator-tanrisi-3

Solucan, çölün altında ilerleyen bu dev yaratıklar için verilmiş genel bir isimdir. Arrakis’te yaşayan yerel halk Fremenler’in kültüründe ise birçok isimle anılırlar.

Fremenler solucanları tanrının elçileri olarak görürler ve onlarla birlikte yaşarlar. Onlara duydukları saygıdan dolayı en yaşlı ve büyüklerine Şeyh Hulud adını takmışlardır, “Çölün yaşlı adamı”, “Çölün Dedesi”, “Sonsuzluğun Yaşlı Babası” gibi ünvanlarla da anılırlar. Kısaca ‘yaratıcı’ da derler. Bunun yanı sıra bilimsel bir adı da vardır: Geonemotodium arraknis (Shaihuludata gigantica).

Solucanlar Çağrılabilir ve Sürülebilir veya Onlardan Kaçınabilirsiniz

Devasa boyutları ve yok edilemez olmalarına rağmen, Fremenler onlarla yaşamayı öğrenmiştir. Çöllerde yürürken oluşan ritmik titreşimler solucanları çeker, bundan kaçınmak için Fremenler bozuk ritmle yürümeyi geliştirmişlerdir. İhtiyaçları olduğunda ise bu dev solucanları çağırabilirler. Onları çağırmak için thumper denen ve kuma ritmik bir şekilde vuran alet kullanırlar. “Böyle tehlikeli ve öldürücü bir yaratığı neden çağırmak istesinler ki?” diye düşünüyorsanız hemen belirtelim, Fremenler bu yaratıkları sürmeyi öğrenmiştir.

Sürmek için önce Fremen bir solucan çağırır, kumdan çıktığında ise kancalar ile derisine tutunarak halka boğumları açar. Bu durum solucanı rahatsız eder ve boğumlarına kum girmemesi için kuma tekrar dalmaz ve açık boğum tarafını yukarı doğru getirir. Bu durumdayken çeşitli aletler yardımı ile daha rahat sürülebilir hale gelirler. Solucan çağırıp sürmek Fremen gençleri için delikanlılığa atılan bir adımdır.

Holtzman Kalkanı Onları Çıldırtır

dune

Dune evreninde, hızlı saldırılardan korunmak için bir çeşit manyetik kalkan teknolojisi geliştirilmiştir. Holtzman Kalkanı denen bu teknolojinin uygulamasını fragmanda görmüşsünüzdür. Yönetmen Denis Villeneuve, bu teknoloji göz önünde bulundurularak yeni tip bir dövüş tekniği geliştirdiğini de belirtti.

Ancak bu teknolojiyi Arrakis’in kumlarında kullanmak delilik olur. Holtzman Kalkanı solucanları çekmenin yanı sıra onları adeta çıldırtır. Gezegen bilimci Kynes’a göre, “Solucanların olduğu bir yerde kalkanı aktif hale getirmek mutlak ölüm demektir, solucanlar kendi bölgesel sınırlarını geçerek kalkana doğru gelirler, böyle bir saldırıdan kurtulan olmamıştır.“

Sözün kısası, bir solucanla karşı karşıya kalırsanız bu teknolojiden medet ummayın.

Fremenler Solucan Dişlerinden Bıçak Yaparlar

Solucanların devasa boyutları olduğu gibi çok sayıda dişleri de vardır. Fremenler ölmüş solucanların dişlerini çıkararak bıçak yapmada kullanırlar. Bu bıçaklar Fremenler’e özeldir ve kutsaldır.

Hançer-ül Figan (billurbıçak) adı verilen bu bıçağı yapmak için solucan dişi alınır ve yontulur. Yaklaşık 20 cm olan bıçakların, mühürlenmiş ve mühürlenmemiş olmak üzere iki çeşidi vardır. Mühürlenmemiş olanlar sağlam kalabilmesi için insanın elektriksel alanının varlığına ihtiyaç duyar. Eğer uzun süre insanlardan ayrı bir yerde tutulursa yapısı bozulur ve dağılır. Mühürlenmiş bıçaklar ise kimyasal işleme maruz bırakılmıştır ve elektrik alanının varlığına ihtiyaç duymaz.

dune

Umarız bu bilgiler, solucanlar hakkında daha fazla şey öğrenmenize yardımcı olmuştur. Şu ek bilgiyi de vermek isteriz: Romanın yazarı Frank Herbert’e göre solucanlar, fantastik eserlerde hazinelerini koruyan ejderhalardan esinlenerek tasarlanmıştır. En akla yatkın tasvir de budur. Onlar insanların elde etmek istediği mükemmel zenginlikleri koruyan kadim koruyuculardır. Dune romanının anakarakteridirler.

Başta da belirttiğimiz gibi, solucansız bir Dune düşünülemez…

Hazırlayan: Emre Karadeniz | Kaynak

Yazar: Konuk Yazar

Bu içerik bir konuk yazar tarafından üretilmiştir. Siz de sitemizin konuk yazarlarından biri olabilirsiniz. Yapmanız gereken tek şey, kaleme aldığınız bilimkurgu temalı makale ve öykülerinizi bilimkurgukulubu@gmail.com adresine göndermek. Editör onayından geçen yazılarınız burada yayımlanıp binlerce okurun beğenisine sunulacaktır. Gelin bu arşivi birlikte büyütelim...

İlginizi Çekebilir

Nadir Dünya Hipotezi: Ya Çok Özel Bir Gezegende Yaşıyorsak?

Ünlü Drake Denklemi‘ne bakılacak olursa, şu an evrenin pek çok köşesi yaşamla coşup çağlıyor olmalıydı. …

Bir Cevap Yazın

Bilimkurgu Kulübü sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et