Gelecekte her şey mümkün olabilir. Günün birinde jetpack ya da uçan arabaları kullanabiliriz. Bunun yanı sıra, vücutlarımızı da yeni baştan şekillendirebiliriz. Bilimkurgu eserlerinde cinsiyet değişimi ile ilgili konular bulmak oldukça olası. Ama bu tip hikayeler transeksüel insanların yaşadıklarını ne kadar yansıtıyor? Transeksüel olmayan insanlar için bu tip konuları anlamaları açısından yardımcı oluyor mu? Ya da başka bir şeyler mi oluyor?
Cinsiyet değişimi ile alakalı bilimkurgu eserlerinin çokluğunu göz önüne alırsak, bu yazıda hepsine değinemeyeceğimizi belirtmek zorundayız. Sadece belli başlı kitapları ele alacağız ve konuya birçok farklı açıdan yaklaşmaya çalışıp, okuyucuların genel anlamda bilgi sahibi olmasını amaçlayacağız.
Elbise Gibi Vücutlar
Bazı bilimkurgu eserlerinde biyolojik cinsiyeti değiştirmek, kıyafet değiştirmek kadar kolay bir eylemdir. “Önümüzdeki yüz yılı bir kadın olarak yaşayacağım,” diyen erkek karakterlere bile rastlayabilirsiniz. Ama bu romanlar gender kimliği konspetini gerçekten yansıtıyor mu? Cevap: Çoğu zaman yansıttıkları söylenemez. Hatta bazılarının kafası baya karışık bile denebilir.
John Varley’in Steel Beach romanından örnek verirsek, Varley için gerçekte önemli olan cinsel tercih veya gender kimliği değil, cinsel yönelimdir. Yani bir lezbiyen cinsiyet değiştirip erkek olursa, homoseksüel kalması için erkeklere mi ilgi duymaya başlayacak? İnsanların vücudu değişince kişilikleri de mi değişiyor?
Feminist Politikalar
Feminist bilimkurgu yazarları, gender konuları hakkında yazmayı seviyor, ama ünlü eserlerin birçoğu, feminizmin transeksüelliğe süpheli baktığı dönemlerden kalma. Joanna Russ’un yazdığı Dişi Adam (Ayrıntı Yayınları) romanı feminist bilimkurgu alanında bir klasiktir. Romanda kadınlar ve erkekler ayrı toplumlar kurmuşlardır. Baskı altına alamayacakları kadınlardan yoksun olan erkekler, maçoluk testini geçemeyen genç erkekleri kadına çevirirler.
Buna benzer bir durum Janice Raymond‘un Transeksüel İmparatorluk (The Transsexual Empire) romanında da vardır. Russ, transeksüel insanlara karşı antipatik olan bu romanından dolayı özür dilemiştir. Angela Carter, The Passion of the New Eve romanında farklı bir bakış açısı kullanır. Sorumsuz bir adam ameliyatla kadına dönüştürülerek sosyal bir çöküşün eşiğinde olan Maerika’da bir başına bırakılır.
Peki Ya Erkekler?
Bilimkurguda, diğer medya kaynaklarında da olduğu gibi trans erkekler konusuna daha az yer veriliyor. Maureen McHugh’in yazdığı Mission Child romanı ise bu konuda oldukça kaliteli bir istisna. Eserde, kaçmak için erkek kılığına giren Jan adlı bir kadının yaşadığı zorluklardan bahsediliyor.
Jan için erkek kılığına girmek ilginç olsa da, iş gerçek ameliyat ile cinsiyet değiştirmeye gelince duraksar. Doktoruna, daha önce erkek olmayı hiç aklından geçirmediğini, tehlikeden kaçmak uğruna erkek kılığına girdiğini anlatır. Doktorun sorduğu sorulara bakıldığında, McHugh’in konu ile ilgili derin araştırma yaptığı bellidir. Ancak transseksüel bakış açısını kabul edip etmediğini bilemiyoruz.
İkiliğin Ötesinde
Bazı kitaplarda cinsiyetsiz, çift cinsiyetli ya da kolayca cinsiyet değiştirebilen uzaylılar vardır. Ursula K. Le Guin’in Karanlığın Sol Eli (Ayrıntı Yayınları) kitabı bu konuda oldukça iyi bilinen bir klasiktir. Roman dünyamıza çok benzeyen Kış adlı bir gezegende geçmektedir. Bu gezegende, yılın en sıcak zamanlarında bile yarı-kutup iklimi yaşanmaktadır ve tüm sakinleri çift cinsiyetlidir. Cinsel kimliğin bir statü ya da güç aracı olarak kullanılmadığı bu gezegende, kişiler yılın belli bir döneminde o anki hormonal durumlarına göre erkek ya da kadın olmaktadırlar. Öyle ki, birkaç çocuk doğurmuş bir anne daha sonra başka çocukların babası olabilmektedir.
İntercinsiyet ile alakalı başka bir roman ise Mary Gentle’ın Ilario‘sudur. Romanda anakarakter hem erkek hem de kadın cinsel organlarına sahiptir ve üstelik çalışan bir rahmi de vardır. Roman Ilario’nun toplumdan dışlanmasını anlatırken oldukça başarılı bir hikaye ortaya koyar. Bunun yanı sıra kitapta kadın olarak yaşamayı tercih eden transeksüel bir kısır da vardır. Bu karakter oldukça abartılı çizilmiş feminen bir kişiliğe sahiptir. Buna ek olarak gay bir erkekle ilişki içindedir.
Bazı Yeni Gelişmeler
River of Gods romanında Ian McDonald, “nute” olmak için bıçak altına yatan bir karakterden bahseder. “Nute“, cinsiyeti olmayan insan anlamına gelir. Tal’ın normal cinsel organları yoktur, fakat vücudundaki duyarlı bölgeler sayesinde orgazm olabilmektedir. Nute’luk için geçirilmesi gereken ameliyat ve nute’ların toplumda gördüğü dışlanma duygusu gerçek hayatta, transeksüellerin yaşadığı deneyimlere benzemektedir.
Bunlara ek olarak transeksüellerin süper kahraman olduğu bir eser de vardır. Alicia E. Goranson‘ın Supervillainz eserinde iki transeksüel, yaşanan olaylar sonucunda kendilerini kapitalist süper kahramanların düşmanı olarak bulurlar. Olaylar Boston şehrinde bir queer topluluğunda geçer ve kitabın transeksüel tecrübeleri yakından bilen biri tarafından yazıldığı çok bellidir. Başta da belirttiğimiz gibi, konuya sadece yüzeysel olarak el atabiliyoruz. Daha ele alınması gereken çok sayıda roman, çizgi roman ve film var. Umut ederiz ki transeksüel insanlar toplumda daha çok bilinir hale gelir ve bilimkurgu yazarları da onları daha doğru bir şekilde yansıtır.
Hazırlayan: Emre Karadeniz | Kaynak