Dune Kafirleri

Efsanevi Dune serisinin ilk dört cildinde, Atreides Hanedanı etrafında dönen olaylar sona ermiş ve artık Arrakis hakkında anlatılacak pek bir şey kalmamışken, üstad Frank Herbert seriye sinema filminin gösterime girdiği 1984 yılında yeni bir hikaye ekleyerek bizi şaşırtmayı bir kez daha başarıyordu. Bu eser, serinin önceki romanları kadar popüler olamasa da The New York Times‘ın çok satanlar listesinde 13 numaraya kadar yükselmeyi başarmıştı.

Önceki bölümde Tanrı İmparator Leto II Atreides‘in bir suikasta kurban gitmesiyle sona eren 3500 yıllık hükümdarlık döneminin üzerinden yaklaşık 1500 yıl geçmiş, Leto’nun planı sayesinde insanlık yok olmaktan kurtulmuş, ancak Leto’nun ölümünden sonra insanlık evrenin dört bir yanına savrulmuştur. Şimdi, evrende sefere çıkanlardan bazıları geri dönmektedirler. Atreides döneminde kendinden sıkça bahsettiren “Altın Yol” ise artık bir efsaneye dönüşmüştür. Altın Yol’u anlayanlar sadece Bene Gesserit rahibeleridir. Rahibeler bir seçim yapmak zorunda kalırlar: Ya hep yaptıkları gibi insanlığı sessizce yönlendirecek ya da yok olma tehlikesinden uzak Altın Yol’u seçeceklerdir.

Tanrı İmparator Leto’nun ölümünün üzerinden 1500 yıl geçmesi çok şeyi değiştirmiştir. Şimdilerde adına Rakis denen Arrakis‘te kum solucanları tekrar görülmeye başlanmış ve bahar galakside yeniden önem kazanmıştır. Evrende güç dengesi binlerce yıldır Padişah İmparatorlar ve ona bağlı kurumlar tarafından sağlanmıştı. Leto’nun ölümü ile bahar üzerine kurulan ekonomik sistem çökmüş, yeni bir düzenin kurulması ise uzun süre almıştır. Ama bunun sonucunda, galakside üç gücün etkin olduğu yeni bir medeniyet kurulmuştur:

Ixliler: Yıldızlararası yolculuk edebilen görünmez gemiler icat ettiler ve bu gemilere “Yok-Gemi” adını verdiler.

Bene Tleilaxlar: Aksilot tanklarında bahar üretmeyi öğrenmiş ve yeni tip Surat Dansçıları‘nı yetiştirmişlerdir.

Bene Gesseritler: Yeni nesil Bene Gesseritler kendilerine has özel güçleri olan kadın manipülatörlerdir. Bunlardan en güçlüsü Şerefli Ana Matres‘tir. Şerefli Ana, savaşmak ve erkekleri cinsel yollardan kontrol altına almak için yetiştirilmiş vahşi bir topluluğa hükmetmektedir.

Fremenlerin dev solucanları sürmesi artık inanılmayan bir mit haline gelmiştir. Şeytanlara (Şeyh-Hulud) binmek binlerce yıldır Rakis’te yasaktır. Ancak, çölde bir kasabada yaşayan Sheena, dev solucanlara hükmetmeyi öğrenir. Bene Gesserit rahibeleri insanlığın bu kadına tapacağını bildikleri için Duncan Idaho aracılığıyla onu kontrol etmeyi planlamaktadır. Tleilaxu da bu arada gola reflekslerini modern insan refleksleri kadar geliştirmiştir. Bene Gesserit Kutsal Annesi Taraza, Miles Teg‘i yeni Idaho’yu koruması için görevlendirir. Taraza aynı zamanda Kutsal Anne Darwi Odrade‘yi Rakis’teki Bene Gesseritleri yönetmesi için gönderir.

Miles Teg’in kızı olan Odrade, Taraza’nın güvenini boşa çıkararak Bene Gesseritlerin aşık olmama kuralını çiğneyecektir. En büyük Bene Gesserit tabusu olan bu kurala karşı gelmek, kafir ilan edilmekle eş anlamlıdır. (Romanın adı da buradan geliyor.) Taraza bu arada boş durmaz, cinsel yetenekleri sayesinde Idaho’yu tarikata bağlamak üzere Lucilla‘yı görevlendirir. Lucilla’nın aynı zamanda golaların tehlikeli olduğunu düşünen Kutsal Anne Schwangyu ile de uğraşması gerekmektedir.

Üstad Frank Herbert bu eserinde, içinde Atreides isminin neredeyse hiç geçmediği yeniden çölleşmiş bir Dune sunuyor bize. Bu yeni dünyada büyük güçler gerek birbirleri ile gerekse de kendi iç savaşlarıyla uğraşmak zorunda kalıyorlar. Belki de bu yaşananlar Bene Gesseritlerin bile artık kendi bütünlüklerini korumakta zorlandıklarının ve parçalanmak üzere olduklarının bir işaretidir.

Eser, içinde çoğu okuyucunun kafasına takılan Bene Tleilax’lar hakkındaki soruların cevaplarını da barındırmaktadır.