“Bu pelerinin altında etten ve kemikten bir beden yok. Sadece bir fikir var. Ve fikirlere kurşun işlemez!”
2005 yapımı filmin hayranları oldukça uzun zamandır kaynak eserin dilimize kazandırılmasını bekliyordu. JBC Yayıncılık 5 Kasım günü yayınladığı haberle yazar Alan Moore ve çizer David Lloyd‘un klasik eserini basacağını duyurduğunda hayranlar oldukça sevindi. Geçtiğimiz günlerde yayınlanan eser sert kapağı, aslına uygun kağıda baskısı ve Güneş Demirel‘in özenli çevirisiyle özel edisyonun hakkını veriyor. Bu güzel baskı için JBC Yayıncılık’a teşekkür ediyoruz. Beni rahatsız eden tek yönü, kitabın sırtında yer alan gereksiz büyüklükteki “ÖZEL EDİSYON” yazısı oldu. Eserin yaratıcılarının adlarının yazması gereken yeri işgal eden yazı gözümü oldukça rahatsız etti.
Çizgi romanı açtığınızda ilk gözünüze çarpan şey klasik Amerikan stilinden farklı duran çizimleri. David Lloyd genellikle İngiltere’de çalıştığı için İngiliz tarzı çizimleri olsa da V for Vendetta‘da her zamankinden farklı bir tarz kullanmış. Örneğin Lloyd’un en bilinen eseri Night Raven’da görebileceğiniz çizimler buradakilere benzese de aynı değiller. Night Raven karakter olarak da V’ye benziyor. Moore ve Lloyd, eserde bu tarz vigilante karakterlerin derinlerine indiği için bu kitaptan önce Night Raven’a göz atmanızı öneririm. Eğer ki Night Raven fazla eski gelirse, onun modern bir yorumu diyebileceğimiz Lobster Johnson çizgi romanlarını okuyabilirsiniz. Johnson, Mike Mingola’nın Hellboy evreninden bir karakter.
Çizimlerin göz yormasalar da hikayeye çok katkıda bulunmadığını söylemeliyim. Moore’un diğer bir klasiği olan Watchmen‘deki gibi müthiş çizimler bu eserde yok. V for Vendetta hikaye olarak da Watchmen’in gerisinde kalıyor. V’nin biraz daha gri bir karakter olmasını bekleyebilir veya kötü tarafın, (distopik yönetim) bazı hareketleri sadece kötü olduğu vurgulansın diye yapmasından rahatsız olabilirsiniz. Kısaca bu kitaptan ikinci bir Watchmen beklememelisiniz. Yine de DC’nin bağımsız çizgi romanlar yayınlayan alt kolu Vertigo’dan çıkan çizgi roman son derece etkileyici bir hikayeye sahip ve bulunduğu konumu hak ediyor.
Yazının buradan sonrası hem çizgi roman hem de film hakkında spoiler içerebilir, ama içermeyebilir de. Bu tamamen nasıl baktığınıza bağlı.
1982 yılında yazılan eser 90’larda faşist bir yönetim altındaki distopik İngiltere’de geçiyor. Kitabın kurgusuyla ilgili ilk problem burada başlıyor. Faşizm, hikayedeki totaliter yönetime bir yakıştırma değil, liderler kendilerine faşist diyor ve bununla gurur duyuyor. Eserin faşizmin çöküşünden uzun zaman sonra yazıldığına dikkatinizi çekmek isterim. Ayrıca yönetimin gereksiz çok fazla kötü özelliği üzerinde toplaması gerçekçiliği düşürüyor ve başarılı distopyaların büyük bölümünde olan geleceğe karşı bir uyarı olma özelliğini kaybediyor.
Kitapta 16 yaşında hayat kadınlığı yaparak yaşamaya çalışan Evey ve mentörü diyebileceğimiz maskeli kahraman-terörist V‘nin hikayesini okuyoruz. Kitabın filmden en büyük farkı ana karakterin V değil Evey olması. Ayrıca Evey’in filmdeki halinden daha sönük zavallı bir karakter olması çizgi romanı çok daha sert bir hale getiriyor. Çizgi romanda Evey’in karakter gelişimi çok daha güçlü bir biçimde işlenmiş. Moore, Watchmen’de yaptığı gibi kahraman kavramını burada da sorgulamış. Kesin iyi ve kötü adamlarımız olsa da elimizde kesin bir zafer yok. Kahramanın kazanması her şeyin sonu değil. Ayrıca klişelerle oynamayı seven yazar süper kahraman çizgi romanlarında sık sık gördüğümüz “kahramanın kimliğini sidekickine devretmesi” klişesini güzel bir şekilde kullanmış. Çizgi roman bu sayede çok duygusal bir sonla bitiyor.
V for Vendetta bilimkurguyu yalnızca arka plan olarak kullanan eserlerden değil. Ana hikaye ilerlerken yanda çok ilginç bilimkurgu öyküleri işlenmiş. Her şeyi hesaplayan ve devlet yönetiminde Lider’den sonra en büyük söz sahibi olan süper bilgisayar “Kader“in öyküsü muhtemelen bunların en orijinali. Çünkü Lider Kader’e aşık. Kimse yokken bilgisayarı öpen, bilgisayara karşı cinsel istek duyan bir insandan bahsediyoruz. Ayrıca bilgisayarın Lider’in aşkını hesaplarına kattığını ama belli etmediğini öğreniyoruz.
V for Vendetta’nın en güzel yönlerinden bir tanesi de çok kaynaktan beslenen bir eser olması. Alan Moore esinlendiği kavram ve eserlerin bir kısmını kitabın arkasında bulabileceğiniz “Boyalı Gülüşün Ardında” isimli yazısında şöyle listelemiş:
“Orwell. Huxley. Thomas Disch. Judge Dredd. Harlan Ellison’dan “Repent Harlequin! Said the Ticktockman.”Aynı yazardan “Catman” ve “Prowler in the City at the Edge of the World”. Vincent Price’s Dr. Phibes and Theatre of Blood. David Bowie. The Shadow. Nightraven. Batman. Farenheit 451. Yeni Dünya Bilimkurgu akımına ait eserler. Max Ernst’ün “Europe After the Rains.” tablosu. Thomas Pynchon. İngiliz WW2 filmleri atmosferi. The Prisoner. Robin Hood. Dick Turpin…”
Son olarak V’nin ikonik Guy Fawkes maskesinden bahsedelim. 1606 yılında sonradan Barut Komplosu olarak hatırlanacak bir planla İngiliz Parlamento Binası’nı havaya uçurmaya çalışan ama başarısız olan Fawkes kimilerine göre İngiltere tarihinin en büyük vatan haini, kimilerine göre ise büyük bir özgürlük savaşçısı ve kahramandır (tam olarak V’ye yakışan bir ikilem). İngiltere’de her 5 Kasım’da Guy Fawkes gibi giydirilen bir kukla veya korkuluğu yakma geleneği vardır.
Fawkes’ı hikayede kullanmak ise David Lloyd’un fikriymiş. Alan Moore, yazdığı mektupta “Adamı her 5 Kasım’da yakmamalıyız. Aksine Parlamentoyu havaya uçurma girişimini kutlamalıyız,” diyen çizerin fikrini çok beğenmiş ve V’nin maskesiyle kostümü böylece ortaya çıkmış. Sonuç olarak V for Vendetta bazı kısımlarıyla sizi hayal kırıklığına uğratsa da kesinlikle çok ilginç ve ufkunuzu açacak bir eser.