bir mars destani

Bilimkurguya Yön Veren Öyküler: Bir Mars Destanı

 “Kusursuz bir ulusta yasalar ve devlet tamamen fuzulidir.” -Stanley G. Weinbaum.

Isaac Asimov’un deyimiyle “Bilimkurgunun üç büyük novasından biri” olan Stanley G. Weinbaum, 1902’de doğdu. 32 yaşında yazarlık kariyeri başlayan ve çok kısa bir süre sonra ise hayata gözlerini yuman Weinbaum, ardında sadece 12 kısa öykü bıraktı. Ölümünden sonra 11 öyküsü daha ortaya çıkan yazarın birkaç tane de makalesi bulunuyor. Bir Kimya Mühendisi olan yazarın ilk öyküsü “A Martian Odyssey(Bir Mars Destanı), 1934’de dönemin bilimkurgu dergilerinden Wonder Stories’te yayımlandı.

Öyküleriyle türe yön veren yazar, sadece 1.5 yıl süren yazarlık kariyerine rağmen bilimkurgu okurları arasında oldukça sevilen bir sima haline geldi. Ölümünün ardından geçen uzun yıllara rağmen yapılan listelerde öyküleriyle hep üst sıralarda yer almayı başaran Weinbaum, hakkında yazılan tüm övgüleri hak eden gerçek bir öncü olarak anılmaya devam ediyor. Daha önce hiçbir yazarın yapmadığını yaparak “uzaylı” algısını değiştiren yazar, düşünebilen fakat insan gibi düşünmeyen bir yaratık yaratmayı başarmıştır. “Tweel” adını verdiği ve “Bir Mars Destanı” isimli öyküsünde karşımıza çıkan deve kuşu benzeri bu yaratık Mars’ta yaşamakta, Mars’a giden astronotlarla iyi anlaşmakta ve sıra dışı bazı hareketler sergilemektedir.

Yazarın kısa bir süre önce Laputa Kitap’tan çıkan “Gezegen Serisi 1: Mars Serüveni” isimli kitabı Türkiye’de yayımlanan ilk kitabı olma özelliğini taşırken, aradan kısa bir süre geçtikten sonra İthaki Yayınları’ndan “Bir Mars Destanı” adıyla bir kitabı daha çıktı. İthaki baskısında 7, Laputa baskısında ise 5 öykü bulunuyor. Laputa Kitap’ın yakın bir zamanda ikinci cildi de yayımlaması bekleniyor. Çok kısa aralıklarla iki ayrı yayınevinden okurların karşısına çıkması elbette sevindirici fakat bugüne dek yayımlanmamış olması ise aynı ölçüde üzücü olarak nitelendirilebilir.

İthaki’nin Cihan Karamancı çevirisiyle “Bilimkurgu Klasikleri” dizisi kapsamında yayımladığı “Bir Mars Destanı”, aynı adı taşıyan öykü ve onun ve onun bir nevi devamı olan “Hayaller Vadisi”nin yan sıra, 5 öykü daha barındırıyor. “Uyumun Doruğu”, “Pygmalion’ın Gözlüğü”, “Üşütük Ay”, “Eğer Dünyaları” ve “İdeal” adlı öykülerin de yer aldığı bu derleme, bilimkurgu edebiyatını kökünden değiştiren ve türe yön veren güçlü öykülerden oluşuyor.

1. Bir Mars Destanı

Weinbaum’un ilk ve aynı zamanda en iyi öyküsü olarak kabul edilen bu öykünün ana karakterleri bir insan ve bir de Marslı yaratık. Deve kuşuna benzeyen Tviil adlı bu canlı, Mars’a keşfe giden bir grup insan için en garip keşif olur fakat aslında tesadüf eseri bu canlıyla ilk karşılaşan kişi Nick Jarvis’tir. Bir Kimyager olan Weinbaum’un ilk öyküsünde kendisi gibi bir Kimyager karakteri başrole yerleştirdiği görülüyor. Jarvis, tek başına çıktığı Mars yüzeyindeki yolculuğunda kaybolur. Tviil adlı deve kuşumsu canlıyla karşılaşan ve iletişim kurmaya çalışan Jarvis aynı zamanda başka canlı formları ve yerleşim yerlerine de rastlar. Oldukça şaşkın olan Jarvis, yaşadığı bu esrarengiz deneyimleri ekip arkadaşlarıyla paylaşır.

2. Hayaller Vadisi

İlk öykünün bir nevi devamı niteliğinde olan bu öykü, Mars’a giden dört kişilik ekibin yeni bir macerasını anlatıyor. Kimyager Jarvis, biyolog Leroy, mühendis Pute ve kaptan Harrison, Jarvis’in kısa bir süre önce tanıştığı fakat kaybettiği Tviil’i de görmek umuduyla bu sefer hep beraber bir gezintiye çıkarlar. Yerleşim yerlerini ve diğer canlıları da görmeyi düşünen ekip, Mars yüzeyinde ilginç şeylere tanıklık ederler. Yolda Tviil’e de rastlayan ekip, onun kılavuzluğunda bu sıra dışı gezende bir turist edasıyla gezinirler.

“Mükemmel bir ırkta ona hiç ihtiyaç duymazsın; yönetim bir zayıflık itirafı değil de nedir?”

3. Uyumun Doruğu

Daniel Scott, bilimsel araştırmalar yapan bir doktordur. Üzerinde çalıştığı son çalışmasından arkadaşı Doktor Hermann Bach’a bahseden Scoot heyecanlıdır zira uzun zamandır deneylerini yaptığı bir araştırmanın artık son safhasına gelmiştir. Daha önce hayvanlar üzerinde deneyip sonuç aldığı “uyum sağlama mekanizması”nı bir insan üzerinde denemenin zamanı gelmiştir artık. Deneyin yapılacağı kadının isminin Kyra Zelas olduğunu ve aslında tüberküloz hastalığından dolayı ölmek üzere olduğunu öğreniriz. Hastanın iyileşmesine de yarayacak olan bu deney, gerçekten de başarılı bir şekilde gerçekleştirildiği taktirde tıp biliminde bir devrime imza atılmış olacaktır. Bu öykünün, bilimkurgu edebiyatında “Süper insan” temasının en başarılı örneklerinden biri olduğu rahatlıkla söylenebilir.

“Aslına bakarsan Dan, tüm insan yaratıcılığı, dehası ve askeri liderliği tek bir kökene dayanır: çevreye alışmaktansa onu değiştirmeye.”

4. Pygmalion’ın Gözlüğü

Bilimkurguda “sanal gerçeklik” temasının ilk işlendiği hikayelerden biri olan Pygmalion’ın Gözlüğü, kendinden sonraki birçok esere ilham veren çok başarılı bir eser. Bir mekanda oturup içkisini yudumlarken tanıştığı Albert Ludwig’in icadını merak eden Dan, davetin ardından sıra dışı olduğunu düşündüğü bu aygıtı görmek için otel odasına Ludwig’le beraber gider. Taktığı bir gözlükle, başka bir boyuta, sanal dünya benzeri bir yere giden Dan, orada yaşadığı şeyleri gerçekten ayırt edemeyecek bir hale gelir.

“Tüm bunlar bir düş, bir illüzyon; nasıl ki sen benim gördüğüm bir sanrıysan ben de senin gördüğün bir sanrıyım.”

5. Üşütük Ay

Jüpiter’in yaşanabilir üçüncü uydusu olan “Io” daki iş teklifini kabul eden Grant Calthorpe, garip canlı türlerinin yaşadığı bu yere ayak uydurmaya çalışır. Tıp bilimi için önem teşkil eden “ferva yaprakları”nın üretildiği bu uyduda Neilan Eczacılık şirketi ile bir anlaşma yapan Grant, içinde bulunduğu durumdan hoşnutsuzdur ve tek amacı bir an önce Dünya’ya geri dönmektir. Şirketin sahibinin kızı Lee Neilan ile karşılaşan Grant aynı zamanda Sıvışık ve Zıpır adı verilen canlı formlarıyla da mücadeleye girişecektir.

6. Eğer Dünyaları

Bilimkurguda “Çatlak ve zeki profesör” algısını yaratan Weinbaum, Profesör Van Manderpootz isimli karakterini üç farklı öyküsünde kullanarak kendinden sonraki birçok yazara ve esere ilham kaynağı olmuştur. Haskel Van Mandepootz’un eski bir öğrencisi olan Dixon Wells, babasıyla birlikte N.J. Wells Anonim Şirketi’nin sahibidir. Kendisinde “geç kalma hastalığı” bulunan Dixon, binmesi gereken rokete geç kalacak ve yolda hocası Manderpootz’la karşılaşacaktır. Roketin havada infilak ettiğini öğrenen Wells, Manderpootz’un icadı olan bir aygıtı kullanarak “eğer dünyaları”na yelken açacak ve rokete yetişebilseydi “eğer” neler olurdu sorusuna cevap arayacaktır. Aşkın da işin içine girmesiyle birlikte yazarın unutulmaz bir öyküye imza attığını söylemek mümkün.

“Belirsizliğin de kendince sıkıntıları vardır ve bunlar pişmanlığınkiler kadar acı çektirebilir.”

7. İdeal

Yine bir Profesör Von Manderpootz ve Dixon Wells öyküsü olan “İdeal”de ise “idealizör” adını verdiği icadı üzerinde çalışan Manderpootz’u görürüz. Bir yandan da çeşitli robotlar tasarlamakla meşgul olan profesör en yeni icadını her zamanki gibi ilk olarak eski öğrencisi Wells’e tanıtacaktır. Bir kullanımlık ricada bulunan Wells, ideal kadını görme arzusuna kapılır ve hayallerindeki kadını aygıtın ekranında görerek ona aşık olur. Mandepootz’un kendini beğenmiş tavırları ve Wells’in safça yaklaşımı ile birlikte tıpkı “Eğer Dünyaları”nda olduğu gibi oldukça esprili bir öykü ortaya çıkar. Ayrıca Manderpootz ve Wells ikilisinin maceraları ilk okunduğunda şüphesiz Dr. Emmett Brown & Marty McFly (Back to the Future) ve Rick & Morty (Rick and Morty) gibi bilimkurgu sinemasının efsane ikililerini akla getiriyor.

“Zaman hem geçmiş, hem şimdi, hem de gelecektir, zira zaman olayların gerçekleştiği ortamdır.”

Son Söz

Isaac Asimov, Stanislaw Lem, Philip K. Dick, Ursula K. Le Guin gibi yazarlar başta olmak üzere, bilimkurgu edebiyatında iz bırakmış olan hemen her yazara öyküleriyle ilham kaynağı olmuş büyük bir yazar Stanley G. Weinbaum. Bilimkurgu sinemasında karşımıza çıkan birçok temanın da en başarılı örneklerine imza atmış olan bu değerli yazar Asimov’un da dediği gibi, acaba yaşasaydı daha neler yazardı. Bilimkurgunun en büyük kayıplarından biri olan ve ismini onurlandırmak için Mars’ta bir kratere adı verilen Weinbaum’un bu eşsiz öykülerini bilimkurguya gönül vermiş olan hiçbir okur kaçırmamalı.

Yazar: Bahri Doğukan Şahin

1995, Erzurum. Kitap okur, belgesel izler, sinema, felsefe ve bilimkurguyla ilgilenir, öykü yazar. Kayıp Rıhtım'da başladığı yazarlık serüvenine, Fantastik Canavarlar ve Bilimkurgu Kulübü gibi internet sitelerinde ve çeşitli dergilerde devam etmekte. bahridogukan@gmail.com

İlginizi Çekebilir

tanrinin-gozundeki-zerre-kapak

Aynaya Bakarken: Tanrı’nın Gözündeki Zerre

İnsanlık, kendini her şeyin merkezine koydu önce. Uzun bir süre kabul gören bu kibir, kendini …

Bir Cevap Yazın

Bilimkurgu Kulübü sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin