Bilimkurgu Klasikleri Işık Tanrısı’yla Devam Ediyor

Şehrin kitapçılarıyla ünlü pasajına yaptığım her gezi sırasında, gözüm hep alışılmadık kitaplara takılırdı.  Yıl: 1999…Yine bu gezilerden birinde turuncu renkli tuhaf kapaklı bir kitaptan kendimi alamadım. Adını zor okuyabildiğim bir yazara ait olan “Işık Tanrısı” adlı bu kitap, nedense tüm dikkatimi çekmeyi başarmıştı. O yıllarda herhangi bir roman olarak gördüğüm eserin, çok geçmeden dünyanın en iyi şair ve hikaye anlatıcılarından biri olan Roger Zelazny’ye ait olduğunu, kitabı tekrar tekrar okuyup her seferinde şaşırarak fark edecektim.

Roger_ZelaznyHikayeye kısaca değinmeden önce, bu sıra dışı yazar hakkında birkaç kelime söylemeden geçemeyeceğim. Ülkemizde daha çok Amber Yıllıkları serisiyle tanınan Roger Zelazny, bilimkurgu tarihine farklı bakış açısı getirmiş nadir yazarlardan biridir. Bu öyle bir hikayedir ki, yeni kuşak yazarların bir kısmı hiç çekinmeden bu hikayeden esinlendiğini söyleyerek bestseller olacak hikayeler yazabilmektedirler. Bunlardan en çok bilineni Neil Gaimann’ın Amerikan Tanrıları’dır. Çoğunlukla fantastik olarak tabir edilen olayları ve karakterleri, bilimkurgunun bakış açısı ile açıklayabilecek kadar ileri giden çok az yazar vardır. Ayrıca belirtmekte de yarar var ki, 60’lı yıllarda birçok bilimkurgu yazarının yavaş yavaş tırmandığı usta seviyesi basamaklarını o daha 30 yaşında iken Işık Tanrısı’nı yazarak bir çırpıda tırmanmıştır. Roger Zelazny bunun tesadüf olmadığını yazdığı onlarca romanla da kanıtlamış ve bilimkurgunun en büyük iki ödülü olan Hugo ve Nebula ödüllerini almıştır. Işık Tanrısı da, yazara Hugo ödülü kazandıran çalışmasıdır.

Ülkemizi bu masalsı hikaye ile 1999 ve 2016 yılında olmak üzere iki kez tanıştıran İthaki Yayınevi’ne ve o akıcı çevirisi için Sönmez Güven’e minnettarız. İthaki Yayınevi’nin 2015 yılında bir diğer efsanevi bilimkurgu eseri olan Dune ile başlattığı “Bilimkurgu Klasikleri” serisini, bu seride olmazsa olmaz eserlerden olan “Işık Tanrısı” ile devam ettirdiğini görmek bizi sevindiriyor. Serinin minimalist kapak konseptiyle bu romanda da karşılaşıyor ve hikayeye en uygun renk olan safran sarısının seçildiğini görüyoruz.

Yazar, Işık Tanrısı’nı yazarken Hindu felsefesini temel almıştır. Diğer pek çok eserinde de Çin, Hıristiyan, Mısır, Yunan, Cthulhu, Navajo, Viking, Japon, İrlanda ve Arthur mitolojilerine rastlamak mümkün. Çağımızın sayılı fantezi/korku yazarlarından ve aynı zamanda Zelazny’nin de yakın arkadaşı olan George R.R. Martin’den öğrendiğimize göre bu tip konularda güçlü bir bilgi birikimine sahipti. Bu özelliğiyle de birçok yeni yazara ilham kaynağı olmuştur.

Işık TanrısıIşık Tanrısı, doğal nedenlerden dolayı Dünya’nın çok uzun yıllar önce terk edildiği bir gelecekte geçer. Kurtulanlar, Hint Yıldızı adlı uzay gemisiyle başka bir gezegene inerler. Ellerindeki gelişmiş teknolojiyle yerli halkı büyüleyerek, kendilerini Hindu tanrılarının adlarıyla tanıtırlar. Bundan sonrasıysa, yazarın bildiğimiz masalsı anlatımıyla devam eder. Trimurti olarak bilinen Brahma, Vişnu ve Şiva, en üst seviyede yer alan tanrılardır. Daha alt kademede bulunan başka tanrılar da vardır ve sadece tanrılara reenkarne olabilme hakkı tanınmıştır. Bu düzen binlerce yıl boyunca böyle sürüp giderken, tanrılar arasından “İvmeciler” olarak anılan düzen karşıtı bir grup yükselecek ve amansız savaşın ardından İvmeciler bertaraf edilecektir. Çok değerli olarak görüldüğü için sadece birinin yaşamasına ve derin bir uyku ile uyutulmasına izin verilir. Mahasamatman adıyla bilinen, kendisine Sam diyen kişi, Prens, Siddhartha, Buddha adlarıyla farklı coğrafyalarda da anılan “Işık Tanrısı”ndan başka biri değildir. Hikaye, Sam’in derin uykudan uyanışı ile başlar ve derinlerde gömülü olan geçmişin yavaş yavaş gün yüzüne çıkmasıyla canlanır. Sam kendini keşfettikçe, gücünü ve felsefesini de hatırlar ve İvmecilik günlerine adım adım geri döner.

Hikayenin gerisini merak edenlere bırakıyor, bizi tekrar bu muhteşem eserlerle buluşturan İthaki Yayınevi’ne teşekkür ediyoruz. Sonunda, bizi her seferinde şaşırtan bu hikayenin bestseller ebadında basıldığını ve önceki baskısına göre daha kolay okunur sayfalara kavuşturulduğunu görmek çok güzel. Roger Zelazny’den hikayeyi tanımlaması istendiğinde “Fantezi okurları tarafından fantezi romanı, bilimkurgu okurları tarafından bilimkurgu romanı olarak okunabilir” diye belirtmiştir. Önceki baskıyı okumuş bile olsanız, bu yeni baskıyı da okumak için birçok nedeniniz olduğunu peşinen söyleyeyim. Sam o nedenlerin en güzeli. Sam’i belki de en kısa olarak şu şekilde anlatabiliriz :

“Müritleri onu Mahasamatman diye çağırdılar ve bir tanrı olduğunu söylediler. Yine de o, Maha’yı ve Atman’ı bırakmayı yeğledi ve kendine Sam dedi. Asla bir tanrı olduğunu iddia etmedi. Gerçi, tanrı olmadığını da iddia etmedi. Zaten o koşullarda ne birini ne de diğerini ikrarın yararı olmazdı, ama sessiz kalmanın olabilirdi…”

Yazar: Hamdi Güzeliş

Makine Mühendisi. Dağların, newage müziğin ve bilimkurgunun uzun yıllardır tutkunu. "Turk Seti Team" üyesi.

İlginizi Çekebilir

semenderlerle savas kapak

İnsanın İçindeki Karanlığın Bir Aynası: Semenderlerle Savaş

“Tarih tekerrür etmez, ancak kafiyelidir,” der Mark Twain. Biz insanlarsa bu çağlar uzunluğundaki şiirin ahenk …

Bir Cevap Yazın

Bilimkurgu Kulübü sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et