kitaplar

Bazı Romanların Sözcük Sayıları

İyi kötü yazı yazmaya heveslenmiş herkesin merak ettiği bir soru vardır: Ne uzunlukta yazmalıyım? Esasında, bir romanın ya da öykünün uzunluğu, tam olması gerektiği kadar olmalıdır, bir öykü ya da roman, bitmesi gerektiği yerde bitmeli, gereksiz hiçbir şey barındırmamalıdır içinde. Ben sanatın biraz minimalistini severim, ancak, okurken içimizden “hiç bitmesin” dediğimiz yapıtlar da vardır. Yine de yazar, içgüdüleriyle ayarlamıştır onun uzunluğunu, bitirmesi gereken yerde bitirmiştir.

Yazar adayları, romanlarının uzunluğundan çok, anlattıkları öykünün yürekten gelmesine dikkat etseler daha iyi olur. Yürekten gelmeyen bir şeyin sanat yapıtı olabilmesi güçtür. Yine de referans olması açısından, sevdiğim bazı romanların uzunluklarını ölçtüm. Elbette, bunlar yaklaşık değerlerdir. Ancak bu değerlerdeki hatanın 2000 kelimeyi geçmediğini söyleyebilirim. (Sayfada ortalama 5 sözcük hata yaptığımızı farzedersek…) Bu ölçümleri, rastgele seçilmiş 20 sayfadaki ortalama sözcük sayısını bulup, bunu sayfa sayısıyla çarparak yaptım. İngilizce romanların sözcük sayıları genellikle Internet’ten bulunabiliyor. (“Word count novel” şeklinde aratabilirsiniz.)

Bu arada… yeni yazılan romanlar, özellikle de bilimkurgu ve fantastik tarzında olanların sözcük sayısı son yıllarda giderek artmış, yüz binin üzerine çıkmış. Araştırmalarıma göre, özellikle ABD’de yayıncılar bu türler için sözcük sayısının yüz binin üzerinde olmasını teşvik ediyorlarmış. Okuyucuların da tercihleri bu yöndeymiş. Yani okuyucu, bu tür romanların kolay okunurken aynı zamanda da uzun olmasını istiyor. Belki de o fantastik atmosferi daha uzun solumak için ya da ödediği paranın karşılığını daha iyi almak için olmalı. Öyleyken, benim başyapıt diyeceğim birçok roman (Asimov, Jack London ve Orwell mesela) çok da uzun değil: 30 bin ila 70 bin arasında değişiyor.

Bence bu uzunluk ideal, neden derseniz, birçok yazar hayal gücüne gem vurmuyor ve romanı uzatmak adına bir dolu ayrıntı ve gereksiz sahne, gereksiz yan olay ekliyor romanına. Ben, romana konulan her ayrıntının bir işlevi olmasını isterim. Romanın olay örgüsüne katkıda bulunmayan karakterler, yan öyküler ya da tanımlamalar, okuyucunun odaklanmasını önler, romanı zayıflatır.

Serce-Maria-Doria-Russell-620x350

Bu soruyu Maria Doria Russel’e doğrudan sordum e-mail yoluyla. Sağ olsun, yanıtladı. Amerikalı yazarların sevdiğim bir yönüdür bu, kendilerine ulaşmak zor değildir. Sorularınıza yanıt verirler mutlaka. Her neyse; Mary Doria Russel’e (Serçe’nin yazarı) şu soruyu yönelttim:

“Aslında sizin romanınız daha kısa olabilirdi. Çok büyük bir zevkle okumama rağmen, yer yer gereksiz ayrıntıların bulunduğunu düşündüm. Siz romanın uzunluğuna nasıl karar veriyorsunuz? Bu işin kuralı nedir size göre?”

Yanıtı şuydu:

“Aslında benim yazdığım taslak 160 bin kelimenin de üzerindeydi… Kısalta kısalta bu hale geldi… Roman yazmanın belli bir kuralı yok. İlkin romanın kısa bir taslağını yazıp, sonradan buna ayrıntı ekleyerek, uzatabilirsiniz. Ancak benim tercihim, romanın havasına kendimi kaptırmak, fazla düşünmeden yazmak. Karakterlerle özdeşleştiğiniz zaman yazmak çok kolay oluyor. Daha sonradan bunu budayıp, gereksiz yerleri atmak daha kolaydır.”

Stephen King de Yazma Sanatı adlı kitabında aynı şeyi söylüyor. Yani, düşünmeden, hızla yazmak. Taslak ortaya çıktıktan sonra bunun yüzde yirmisini budamak. Orhan Pamuk da Saf ve Düşünceli Romancı adlı kitabında “kahramanlarla özdeşleşmenin” öneminden bahsediyor. Roman yazarken artık sadece buna dikkat ettiğini söylüyor.

Sonuç, roman yazacaksanız, kendinizi kahramanlarla özdeşleştirin ve yazabildiğiniz kadar yazın. Ama ilk taslağı bitirdikten sonra, romanınızı acımasızca budayın.

Aşağıdaki listede görüldüğü üzere, gerçekten klasikleşmiş eserlerin hepsi de 70.000 kelimeden az. Ortalamaları ise 73.000 kelime…

  • Dava (Franz Kafka): 56.000
  • İşte Tanrılar (Isaac Asimov): 64.0000
  • Solaris (Stanislaw Lem): 57.000
  • Ademden Önce (Jack London): 30.000
  • Ben Robot (Isaac Asimov): 50.000
  • Mülksüzler (Ursula K. L. Guinn): 90.000
  • 1984 (George Orwell): 67.000
  • Bulut Atlası (David Mitchell): 160.000
  • Serçe (Mary Doria Russell): 120.000
  • Sineklerin Tanrısı (William Golding): 48.000
  • Vakıf (Isaac Asimov): 55.000

Yazar: Sinan İpek

Yazar, çizer, düşünür, öğrenir ve öğretmeye çalışır. Temel ilgi alanı Bilimkurgu yazarlığıdır. Bunun dışında Matematik, bilim, teknoloji, Astronomi, Fizik, Suluboya Resim, sanat, Edebiyat gibi konulara ilgisi vardır. Ara sıra sentezlediklerini yazı halinde evrene yollar. ODTÜ Matematik Bölümü mezunudur ve aşağıdaki başarılarıyla gurur duyar:TBD Bilimkurgu Öykü yarışmasında iki kez birincilik, 2. Engelliler Öykü yarışmasında birincilik, Ya Sonra Öykü Yarışması'nda finalist, Mimarlık Öyküleri Yarışması'nda finalist, 44. Antalya Altın Portakal Belgesel Film Yarışmasında finalist. Ithaki yayınları Pangea serisinin 5. üyesi "Beyin Kırıcı" adlı bir romanı var.

İlginizi Çekebilir

Sinclair Lewis

Amerikan Toplumunun Kara Aynası: Sinclair Lewis

Babbitt‘i okurken, Sinclair Lewis‘in Amerika’nın sıradanlığına duyduğu öfkeyi sürekli olarak hissedersiniz. Lewis, birçok Amerikalının genellikle …

Bir Cevap Yazın

Bilimkurgu Kulübü sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et