Artemis: Bir “Bilimkurguya Giriş” Kitabı

2011 yılında yayımlanan Marslı romanı ve Ridley Scott tarafından yönetilen 2015 tarihli film uyarlaması ile hayatımıza giren yazar Andy Weir, yeni romanı Artemis ile tekrar karşımızda. Bir “bilimkurguya giriş” kitabı niteliği taşıyan Artemis, basit ve eğlenceli diliyle başarılı Ay kenti tasarımını birleştirerek daha önce bilimkurgu okumamış insanların türe ısınması için ideal. Dilimize İthaki Yayınları tarafından kazandırılan kitabın çevirmeni  Marslı’nın da çevirmeni olan Emre Aygün. Weir’in diline hakim olan Aygün’ün çevirisi oldukça başarılı. Yurt dışında yayımlandığı anda yoğun ilgi ve beğeni toplayan roman, Goodreads okurları tarafından 2017’nin en iyi bilimkurgu kitabı seçildi. Ayrıca 20th Century Fox, Marslı’nın başarısının ardından Artemis’in de bir film uyarlamasının çekileceğini duyurdu. Yönetmenler Phil Lord ve Christopher Miller ikilisi, prodüktörler ise Simon Kinberg ile Aditya Sood olacak.

Ortamın, yani Ay’daki ilk ve tek kent Artemis’in, fazlasıyla basit bir dille anlatılması kitabın bir artısı olduğu kadar eksisi de. Çünkü birinci kişi ağzıyla aktarılan hikaye geçtiği çağın insanına değil 2018 insanına anlatılıyor gibi. Bu da kitabın gerçekçiliğini düşürmesinin yanında Artemis’in neden modern bir klasik olamayacağının yanıtı. Artemis adını bir Yunan tanrıçasından alıyor. Bu tanrıça adını uzay programına veren Apollo’nun kardeşi. Kitabın Artemis tasarımından sonra ikinci en büyük artısı ise ana karakterimiz Jazz Bashara. Suudi Arabistan kökenli Artemisli bir kadın olan Jazz oldukça eğlenceli ve enerjik bir karakter. Hikayeyi onun ağzından dinlememiz duygu ve düşüncelerini içselleştirerek Jazz ile yakınlık kurmamızı sağlıyor. Ayrıca olay örgüsünün onun bakış açısından ilerlemesi hikayeye dinamizm katıyor.

Jazz’ın başarılı biçimde yaratılmış çok boyutlu bir karakter olduğunu söylemeliyim. Başlangıçta gözünüze çok klişe bir karakter, herhangi bir eserde bulabileceğiniz eğlenceli, ağzı bozuk bir kadın tiplemesi gibi görünse de derinlere indikçe fikriniz değişecek. Ayrıca kahramanımızın çocukluğundan beri Dünyalı bir mektup arkadaşıyla yazışmaları bölümlerin arasına eklenmiş. Bu mektuplar hem karakterin hem de yaratılan dünyanın derinleşmesine katkıda bulunmuş. Ana karakteri bu kadar iyi anlayabilmemizin bir başka sebebi ise motivasyonunun okuyucuya başarıyla aktarılmış olması. Jazz çok büyük şeyler isteyen bir kadın değil. Basitçe biraz para kazanmak ve yaşam standartlarını azıcık yükseltmek istiyor. Bunun kitaba yayılarak anlatılması onun hareketlerini anlamlı kılıyor ve onu desteklememizi sağlıyor.

Bahsetmemiz gereken bir diğer karakter de Jazz’ın babası Ammar Bashara. Aslında kendisi “detay” bile diyebileceğimiz ufak bir yan karakter. Bahsetmemizin sebebi çok gerçekçi bir karakter olması. Kendisi Müslüman bir kaynakçı ve geleceğin biliminin temellerinin atıldığı Ay kentinde kendi çapında bir mucit. En büyük icadı ise Ay’da doğru acıyla Kabe’ye dönmeye yarayan namaz duvarı ve seccade asma aparatı. Kısaca Ammar Arap olmasına rağmen bizim ülkemizde de her gün sokakta görebileceğimiz tatlı bir ihtiyar. Andy Weir’in coğrafyamıza uzak olmasına rağmen Amerikalı diplomat arkadaşı Mahvash Siddiqui‘den dinledikleriyle böyle gerçekçi bir karakter yaratması gerçekten çok başarılı. Kitabın içinde böyle yan hikayeler görebilmemizde Artemis’in çok uluslu yapısı büyük yer tutuyor. Weir farklı milletlerden insanların bir arada yaşamasını kimi zaman mizah malzemesi olarak kullansa da karakterler karikatürize değil. Böyle bir şey yapabilmek için farklı ülkelerden insanların yaşayışlarını iyi analiz etmek gerek. Weir zor bir işe kalkışmış ve başarılı olmuş. Ayrıca Jazz’ın babasıyla ilişkisinin başarı şekilde işlenmesi okuyucuya duygulu anlar yaşatarak kitaba derinlik katmış.

Yazının buradan sonrası küçük spoiler’lar içerebilir.

Olay örgüsü Jazz’in sıradan bir günü ile eğlenceli bir biçimde başlasa da, Artemis’i tanıdığımız giriş bölümünün uzaması bir yerden sonra sıkıcı hale geliyor. Andy Weir burada, kitabın dünyasını baştan tanıtıp aksiyon başladığında vakit kaybetmemeyi hedeflemiş olabilir. Zaten kısa süre sonra işler ilginçleşmeye başlıyor. Ocean’s 11 tarzı bir suç hikayesine evrilen kitap, bir süre son derece eğlenceli ve merak uyandırıcı biçimde devam etse de bir yerden sonra tutturulan tempo aniden kesiliyor. Bir süre “katil kim?” hikayesi okuyup önceki tempoya geri dönmemiz hem yazarın ne anlatacağı konusunda kararsız kaldığı hissiyatı uyandırıyor hem de cinayetin hızla çözülmesi merak unsurunu yok ediyor. Hikayeye klişe karakterler ve ruhsuz bir twistin de dahil olması okuyucunun ağzında kötü bir tat bırakıyor.

Kahramanımızın karmaşık bir planı uygulamaya girişmesiyle başlardaki soygun filmi temposuna geri dönüyoruz. Bir yanlış anlamayı önlemek adına ana karakterimizin planının bir soygun planı olmadığını belirtmeliyim. Ama kitabın işlenişi o janrı çağrıştırıyor. Jazz’in planını takip etmemiz çok eğlenceli olsa da kitabın fazlasıyla klişe bir mutlu sonla bitmesi sizi rahatsız edebilir. Artemis genel olarak bir bilimkurgu-polisiye kitabı. Yakın zamanda Netflix tarafından diziye uyarlanan Değiştirilmiş Karbon gibi örnekleriyle günümüzde popülerliği artmakta olan bir tür olsa da bilimkurgu ile polisiyeyi birleştirme fikri modern bilimkurgunun ilk yıllarına kadar gidiyor. Aynı zamanda dedektif hikayelerinin de mucidi olan Amerikalı Gotik yazar Edgar Allan Poe, ilk bilimkurgu-polisiye yazarlarından.

Sonuç olarak Artemis kusurları olsa da çok eğlenceli bir kitap. Kimi zaman duygusal, kimi zamansa oldukça komik sahneler içeriyor. Çok orijinal karakterleri olduğu gibi çok sıkıcı ve klişe karakterleri de içinde barındırıyor. Dilinin basitliği zaman zaman rahatsızlık verebilse de bilimkurgu okumaya yeni başlayanlar için uygun bir kitap…

Yazar: Sadık Efe Sarıtunalı

Bilgisayarla fazla ilgilenir. Boş zamanlarında ise çizgi roman okur. Bir gram çizim yeteneği olmadığı için çuvalladığı çizgi romanlarından sonra en büyük hayali kendine bir çizer bulup çizgi roman yazarı olmak. En büyük tutkusu ise bilimkurgu.

İlginizi Çekebilir

dusyilani kapak

Yıkım Sonrası Şifa Dağıtan Bir Kadın Olmak: Düşyılanı

“Akıldan çıkmayan, yoğun ve müşfik bir kitap… Yarattığı dünya canlı ve büyüleyici, Yılan ise olağanüstü …

Bir Cevap Yazın

Bilimkurgu Kulübü sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et