Sinan İpek

Yazar, çizer, düşünür, öğrenir ve öğretmeye çalışır. Temel ilgi alanı Bilimkurgu yazarlığıdır. Bunun dışında Matematik, bilim, teknoloji, Astronomi, Fizik, Suluboya Resim, sanat, Edebiyat gibi konulara ilgisi vardır. Ara sıra sentezlediklerini yazı halinde evrene yollar. ODTÜ Matematik Bölümü mezunudur ve aşağıdaki başarılarıyla gurur duyar:TBD Bilimkurgu Öykü yarışmasında iki kez birincilik, 2. Engelliler Öykü yarışmasında birincilik, Ya Sonra Öykü Yarışması'nda finalist, Mimarlık Öyküleri Yarışması'nda finalist, 44. Antalya Altın Portakal Belgesel Film Yarışmasında finalist. Ithaki yayınları Pangea serisinin 5. üyesi "Beyin Kırıcı" adlı bir romanı var.

Altın Oran ve Gerçekler

Altın Oran Nedir? Yazıya başlamadan önce “Oran” ve “Orantı” demekle neyi kastettiğimizi anlatalım: Şimdi Altın Oran‘ın tanımını verebiliriz: “İkiye bölünmüş bir doğru parçasında, küçük parçanın uzunluğunun büyük parçaya uzunluğuna oranı ile büyük parçanın uzunluğunun bütünün uzunluğuna oranı bir orantı oluşturuyorsa (yani bu iki oran birbirine eşitse), bu orana altın oran denir.” Yani şunu demek istiyor, bir çubuğu al, iki parçaya …

Devamını gör »

Kitabın Sonu

kitabın sonu

Ya da bir laboratuvar faresine dönüşme korkusu üzerine En büyük korkularımdan biri, bir gün kitapların tedavülden kalkması, obsolete olması… Mesele kitabın az okunması değil, bir şekilde okunacaktır. Bazı bilgiler ancak okumakla verimli bir şekilde edinilebilir ve bu hiç değişmeyecek. Beyne direkt bilgi aktarmak bile bunun yerini alamaz. En azından okuma zevki diye bir şey kalacak geriye, belki bir çeşit antikalık …

Devamını gör »

Başka Dilde Yok, Türkçede var!

turkce

Türkçenin başka dillerde olmayan birçok özelliği vardır. Bunlardan biri de Türkçenin çok zengin bir “devrik cümle” olanağına sahip olmasıdır. Cümlenin ögelerini cümle içinde istediğiniz yere koyabilirsiniz. Oluşan yeni cümle yine anlamlı olmaya devam edecektir. Üstelik cümle yeni anlamlar ve nüanslar kazanacaktır. Çok az dilde vardır bu esneklik. Örnek vermek istiyorum: Son zamanlarda sık sık duyduğumuz bir cümleden seçtim örneğimi: Gerçek …

Devamını gör »

Evrende Yalnız mıyız?

evrende yalnız mıyız

Her çocuk mutlaka bir gün “Evrende yalnız mıyız?” diye sorar. Evren öylesine büyüktür ki bu koca boşlukta yalnız olduğumuz fikri mantıksız gelir. Gerçekte bizim gördüğümüz, evrenin yalnızca küçük bir parçasıdır. Uzayın ve evrenin gerçek büyüklüğü konusunda hiç bir fikrimiz yoktur. Yıldızların çok olduğunu düşünürüz, oysa onların gerçek sayısı ve o sayının muazzamlığı hakkındaki algılarımız da yetersizdir. Evrende yaşamın olduğu bir gerçektir, …

Devamını gör »

Kara Delikten Bile Siyah: Vantablack

vantablack

Siyah renk aslında rengin yokluğudur. Daha doğru ifadeyle ışığın yokluğudur. Tanımı gereği siyah, üzerine düşen ışığı hiç yansıtmayan bir yüzeydir. Ancak bu tanıma uyan hiçbir boya ya da cisim yoktur. Daha doğrusu 2009 yılında Ulusal Fizik Laboratuvarı’nda (İngiltere) Vantablack’ın üretimine kadar yoktu. Aslında Vantablack bile gerçek anlamda siyah değil, üzerine düşen ışığın %0,035’ını yansıtıyor. Bu bile onu müazzam bir madde …

Devamını gör »

Ay’a Gerçekten Gidildi mi?

Tavşanın biri eczaneye girip, “Sizde havuç bulunur mu?” diye sormuş. Eczacı, “Yok,” demiş. Aynı tavşan ertesi gün eczaneye yine girmiş ve “Havuç var mı?” diye sormuş. Eczacı dünkü cevabını yinelemiş ve “Yok!” demiş. Bu diyalog sonraki gün de sürmüş. Dördüncü gün tavşan gene gelmiş ve “Pardon, sizde havuç var mı?” diye sormuş. Eczacının tepesi atmış bu kez, tavşana bir yumruk çakmış …

Devamını gör »

Edebiyat Ne Zaman Sanattır?

edebiyat

Bir Edebiyat Teorisine Doğru… E. M. Forster, ‘Roman Sanatı/The Aspects Of Novel’ adlı yapıtında romanı çeşitli yönleriyle ele alır. Bunlar öykü, olay örgüsü, kişiler, düşsellik gibi teknik unsurlar ile ermişlik, biçim ve ritim gibi romana derinlik katan yapısal unsurlardır. Kitabında roman sanatını bu yönleriyle ele aldıktan sonra şöyle der Forster: “Son olarak bir romanın değerini belirleyen asıl ölçüt, ona duyduğumuz sevgidir; …

Devamını gör »

Arrival’ın Ardındaki Bilime Bir Bakış

arrival kapak

Eğer bir gün uzaylılarla temas kurarsak onlara soracak gerçekten birkaç ciddi sorumuz olacak. Örneğin, “Buraya nasıl geldiniz?” ya da “Bizi nasıl buldunuz?” gibi. Bunlar hiç de basit sorular değil. Hız sınırı olan bir evrende yaşıyoruz. Hiçbir şey ışıktan hızlı gidemiyor. Uzay gemileri ışık hızına ulaşsa bile evrendeki büyük mesafeleri aşmak yine de olanaksız görünüyor. Arrival’ın uzaylıları Dünya’ya gelebilmek için ışık …

Devamını gör »

Güneşteki Papatya | Connie Willis (Kısa Öykü)

güneşteki papatya

Diğerleri yardım etmeyecekti. Daisy’nin ağabeyi, kız mutfakta yere diz çöküp, “Büyükannenin yanında kaldığımız günleri anımsıyor musun, hani üçümüzden başka kimse yokken?” diye sorduğunda elindeki kitaba ifadesiz bir yüzle bakmıştı. “Okuduğun kitap neyle ilgili?” diye sormuştu kız kibarca. “Güneş hakkında mı? Sen her zaman büyükannenin evinde kitaplarını bana yüksek sesle okurdun. Hepsi de Güneş’le ilgiliydi.” Ağabeyi ayağa kalkıp mutfak penceresinden yağan …

Devamını gör »

Yazlık Süper Oyuncaklar | Brian Aldiss (Kısa Öykü)

Supertoys Last All Summer Long

Bayan Swinton’un bahçesinde mevsim hep yazdı. Bahçenin ortasına hiç dökülmeyen yapraklarıyla güzel badem ağaçları dikilmişti. Monica Swinton sarı bir gül koparıp David’e gösterdi. “Ne güzel, değil mi?” diye sordu. David başını kaldırıp baktı ve yanıt vermeden sırıttı. Ardından çiçeği kaptığı gibi çimenliği boydan boya geçti ve içinde biçici robotun çömeldiği köpek yuvasının ardında kayboldu. Biçici her zaman gerekeni yapmaya hazır bir …

Devamını gör »