Müfit Özdeş

Yazar, çevirmen, devrimci... Bilimkurgu ile aramda zımnî bir anlaşma, bir "pakt" olduğunu söyleyebilirim. Bilimkurgu, hayallere sığmayıp taşan, boyutları ve olasılıkları sonsuz ve sonsuzdan da öte bir evreni avuçlarımın içine sığdırıyor... Ve karşılığında benden ruhumu istiyor. Eh, şimdi ben oturup niçin başka şeyler yazayım ki?
makine duruyor - forster

E. M. Forster, Makine Duruyor’da İnterneti Öngörmüştü

Günümüzde internet yaşamın öylesine olmazsa olmaz bir parçası ki, onsuz bir hayatı düşünmekte zorlanıyoruz. Oysa daha 40 yıl önce insanlar böyle bir nimetten tümüyle yoksundu. Bilgisayarlar arasındaki tek iletişim ağı, Soğuk Savaş sırasında savaş sanayii için araştırma yapan 4 üniversitenin merkezi bilgisayarlarını birbirine bağlayan kamuya kapalı ARPANET’ten ibaretti ve ABD Savunma Bakanlığı tarafından finanse ediliyordu. Herkese açık olan ve kimsenin …

Devamını gör »

Yeryüzü Cambazı | Müfit Özdeş (Şiir)

Bakın, Hiçbir yere tutunmadan Ayakaşağı durup Başımı göğe sarkıtıyorum Sonra sağ dizimi büküp Ayağımı yerden ayırıyorum Bakın, Sol bacağımla yaylanıyorum Sağ ayak ileri, kollar dengede Artık yere sol ayağımın Parmak uçlarıyla tutunuyorum Bakın. Bakın şimdi, Yerküreyi ayağımdan bir an bırakıp Boşlukta öylece kalakalıyorum ve sonra Öbür ayağımla tekrar yakalıyorum Yürümek… Kolay mı sanki? Heybeliada, 20 Nisan 2020

Devamını gör »
ceviri

Çevirmenin Bilimkurguyla Sınavı

İlk amatör çeviri çalışmalarımı lise yıllarında, Shakespeare’in Macbeth’inden en etkileyici bulduğum bazı bölümleri Türkçeye çevirerek (daha doğrusu çevirmeye çalışarak) yapmıştım. Bütün gün uğraştıktan sonra okul kütüphanesine gidip çevirdiğim tiradları Sabahattin Eyüboğlu’nun Macbeth çevirisiyle karşılaştırınca başımdan aşağı kaynar sular döküldü. “İşte budur,” dedim kendime kızarak, “Sen kim, Shakespeare çevirmek kim!” O moral bozukluğuyla bir daha manzum bir esere çevirmen gözüyle yaklaşmamaya …

Devamını gör »

Demokrasi, Çevre, Elektrik ve Nükleer Enerji

Günlük hayatın sıkıntılarından, savaşlardan, yoksulluktan, çevre kirliliğinden, zulümden ve bürokrasiden bunalınca hepimiz hayal kurarız. Hayal dünyamızın en seçkin köşesi ise, altın çağa özlem duyan İyonya düşünürlerinden bu yana değişmemiştir: Doğanın bağrında, olabildiğince “doğal” bir yaşam. Oysa, tümüyle “doğal” olan doğa öldürücüdür. Şöyle düşünün: İnsanoğlunun bütün üretim araçları ve ürünleri elinden alınsa, teknolojik birikimi silinse, bugün yaşayan milyarlarca kişiden acaba kaçı …

Devamını gör »
Kül Kedisi Müfit Özdeş

Kül Kedisi | Müfit Özdeş (Kısa Öykü)

Bugün yine kül kedisini oynamaya karar verdik. Ben kül kedisi oldum, Hüsnü de prens. “Ne zaman kül kedisi oynasak sen hep prens oluyorsun,” diye yakındım. “Bu sefer sen kül kedisi ol, ben prens olayım. Hep aynı şeyi oynamaktan bıktım.” “İstersen programın dilini değiştireyim,” dedi Hüsnü. “Sen Cinderella olursun, ben de Prince.  Ya da sen Aschenputtel, bense Prinz… Ama sonuçta tabii …

Devamını gör »
the-attack-of-the-clones

Klonlama Teknolojisi Üzerine: Bir Dolly Geçti Dünyadan

Dolly… Eskiden olsa bir kabare yıldızını ya da müzikhol şarkıcısını çağrıştıracak olan bu ismin sahibi, 1997’nin ilk aylarında dünyanın ünlü aktüalite dergilerinin kapağını süsleyen 7 aylık sevimli bir kuzucuktan başkası değil. Dünyayla alay eder gibi keyifli gülüşünü haftalarca izlemiştik gazete ve dergi sayfalarında. Dolly, İskoçya’da Roslin Araştırma Enstitüsü‘nde yapılan genetik çalışmaların bir ürünü. Enstitüde koyunlar üzerinde yapılan genetik kopyalama çalışmaları ilk …

Devamını gör »
Zoltrak - Müfit Özdeş

Zoltrak | Müfit Özdeş (Kısa Öykü)

“Yine yanmış,” dedi Bonzo Dakore, stator ünitesinin erişim kapağını hırsla kapatarak. “Ne yanmış?” diye sordu Leya Dakore, merak ve endişeyle. “Zoltrak kablosu. Daha dün değiştirmiştim.” “İyi,” dedi Leya ferahlayarak, “Nasılsa iki tane yedeğimiz var. Ötekini takarsın… Ne var, niye öyle bakıyorsun?” “Yedeğin birini dün kullandık. Öbürünü de… şey…” “Şey, ne?” “Hani hatırlıyor musun, geçenlerde Orion sektörüne gönderilmiştik, CF822p pulsarındaki periyod …

Devamını gör »
küresel ısınma

Eski Havalar

Havalar artık eski havalar değil… Kimyacı Svante Arrhenius 1896 yılında buz çağlarını sera etkisiyle açıklayıncaya kadar, insanların karbondioksit üreterek üzerinde yaşadığı dünyanın iklimini değiştirebileceği kimsenin aklına gelmemişti. Evet, insanoğlunun kentlerde ve sanayi bölgelerinde havayı kirlettiği, birtakım hayvanların soyunu tükettiği, bazı gölleri ve ırmakları çirkef çukuruna çevirdiği biliniyordu. Ama yaradanın ölümlü kulları olan bizler, koskoca gezegenin iklimini nasıl değiştirebilirdik? Böyle bir olasılık, …

Devamını gör »
kurt-vonnegut-kapak

Yirminci Yüzyılın Voltaire’i: Kurt Vonnegut

Oğlum lisenin başında bir yıl hazırlık okuyup İngilizce öğrenince, benden okumak için kitap istemişti. Ben de ona Kurt Vonnegut’ın bir romanını verdim: Breakfast of Champions (Şampiyonların Kahvaltısı). Kitabı evirdi, çevirdi, adından bir şey anlaşılmıyordu. “Nasıl bir yazar bu?” diye sordu. “Hınzır bir yazardır, oğlum,” dedim, “Hınzır bir yazar.” Eserleriyle ilk kez karşılaşan bir okura ‘hınzır’ diye tanıttığım Vonnegut’ı, 85 yıllık üretken bir …

Devamını gör »
Voltaire'den Vonnegut'a Bilimkurgu

Voltaire’den Vonnegut’a Bilimkurgu

“Bu deli zırvalarını gerçekten okuyor musun?” Çok değil, 15-20 yıl önce elinde bilimkurgu kitabıyla yakalanan birine ilk sorulan bu olurdu. Ya da kaşlar kalkar, hafif alaycı bir sesle “ilginç!” denilirdi ve saygınlığınızın o anda dibe vurduğunu hissederdiniz. Çoğu kimse için bilimkurgu, entellektüel bir ayıptı. Kimileri için hala öyle. Tıpkı aynı insanlar için, erotizmin ahlakî bir ayıp olması gibi. Bu bir rastlantı mı? Bence …

Devamını gör »