Mikail Boz

Ömrünün yarısını ne yapacağını, kalan yarısını da ne yaptığını düşünerek geçirmek istemeyen bir yersiz yurtsuz... Bilimkurguyu da bu yüzden seviyor...

Doğa İçin Bir Ağıt: Silent Running

Belki de İkinci Dünya Savaşı’nın ve sonrasında baş gösteren Soğuk Savaş’ın ifade ettiği önemli olgulardan birisi teknolojik yetkinliğin insanlığın başına bela olabileceğiydi. Yavaş yavaş başka dünyaları ziyaret etme ya da onlara göç etme gündemimize girmiş olsa da gerçekleşebilecek bir savaşta evimiz Dünya’nın tümden yok olma ihtimali çağdaş toplum insanlarını sonu gelmez bir kaygı durumuna sokmuştu. Acaba bir sabah uyandığımızda o …

Devamını gör »

Modern Hayatta ‘Yüzsüz’ İnsan(lar): Tanin no Kao

“…yüzü olmayan bir adam sadece karanlığın dünyaya egemen olduğu zaman kendini özgür hisseder.” 19. yüzyıla kadar büyük ölçüde feodal yapıyla yönetilen bir ülkenin modernleşme ve onun etkileriyle başa çıkması oldukça zorlu olacaktır, ki Japonya bunun için oldukça tipik bir örnektir. 1860’lardan itibaren “zorunlu” dışa açılma ve hızla askeri, ekonomik ve teknolojik olarak “çağı” yakalama çabası ülkeyi ve ülke insanını olumlu …

Devamını gör »

Nesil Gemileri ve Uzay Yolculukları

Bilimkurgu, büyük ölçüde bir “mülteci” türü (Anders, 2008), yani belli bir yerde yaşayamayan, yeni vardığı yerde yabancılık çeken insanlar hakkındadır. Bilimkurgu ile ilişkilendirilen ilk imgelerden biri uzay gemileri ve uzay yolculuğudur (Seed, 2011, s. 6). Uzayın sınırsızlığının sunduğu cazibe ve olasılıklar, ilk bilimkurgu yazarlarının o dönem tamamlanmakta olan Dünya’daki keşif hareketlerini uzaya taşımaları sonucunu doğurmuştur. Bununla birlikte uzayın sınırsızlığının yarattığı olumsuz …

Devamını gör »

Başka Dünyalara Göçün Riskleri: ‘Pandorum’ Sendromu

2174 yılında insan nüfusu dünyanın taşıyamayacağı kadar artmıştır. Bu yüzden başka gezegenlerde yerleşme için çabalar başlamış, Tanis adlı gezegen keşfedilmiştir. Bu gezegene ulaşma amacıyla 123 yıllık yıldızlararası yolculuğa uygun bir gemi inşa edilmiştir. Gemide 60.000 kişi bulunmaktadır. Yolcular hiper uykuda tutulurken, mürettebat her iki yılda bir nöbetleşe uyanıp gemiyi idare etmektedir. Ancak sekizinci yılda bir mesaj alınır. Buna göre dünyadaki …

Devamını gör »

İçimizdeki Kötü Şey: The Thing

the thing

Tarih korkusu, tecrit edilmişlik, paranoya ve metamorfoz… İşte bunlar John Carpenter imzalı The Thing (Şey) filminin bel kemiğini oluşturuyor. Film, tarihin çok eski bir zamanında Güney Kutbuna düşmüş bir uzay gemisinden aniden derin uykusundan uyandırılan bir yaratığı konu alıyor. Norveçliler tarafından donduğu yerden çıkarılan “Şey” tüm Norveç ekibini öldürdükten sonra Amerikanların bölgesine gidiyor. İlk başta Amerikanlar bu duruma bir anlam …

Devamını gör »

Kuşku ve Empati: Blade Runner 2049’da İnsan Felsefesi

Blade-Runner-2049

Uyarı: Bu yazı spoiler içermektedir. 2049 yılında, K (Ryan Gosling), LAPD adına çalışan bir avcı, “blade runner” androiddir. Eski, Nexus 8 kopyaları yakalayıp “emekli” etmektedir. K, bir protein çiftliğinde bulduğu kopyayı öldürdükten sonra ağacın altına gömülü bir kutu bulur. Kutuda hamile bir kadın androide, Rachael’a ait kemikler vardır. Teğmen Joshi (Robin Wright) androidlerin hamile kalmasının insan ve androidler arasında bir …

Devamını gör »

Zaman İnfazcısı | Mikail Boz (Kısa Öykü)

Üsteğmen Fahri İrdal, amiri Albay Halis Ayarcı’nın odasına her zamanki sakinliğiyle girdi. Duygudan yoksun selamlaşma her şeyin olması gerektiği gibi olacağına işaretti. Fahri meslekte sekizinci yılını doldurmuş bir infazcı olarak zamanın içine dağılmış suçluları infaz ederdi. Kendisine verilen göreve asla itiraz etmez, soru sormazdı. Zira Zaman Hatalarını Düzeltme Enstitüsü’nde çalışmak güç bir işti. Çalışanların yarısına yakını Albay’ın doğrudan ya da …

Devamını gör »

Amerikan Post-Apokaliptik Bilimkurgu Sineması #5: 1990’lar

Post-apokaliptik filmler 1990’larda özellikle dönemin ilk yarısında olmak üzere, halen yoğunluğunu sürdürse de, 80’lere göre daha azdır.  Bununla birlikte blockbuster filmlerin üretimi daha fazladır. Felaketin nedenleri konusunda, virüs, ekolojik ve dışsal nedenlere doğru çeşitleme söz konusudur. Dönemin modası dövüş sanatları ve vücut geliştirme, bedenin ifşası hemen pek çok filmin arka fonunda yer almaktadır. Ayrıca hem sinemanın hem de edebiyatın çeşitli …

Devamını gör »

Amerikan Post-Apokaliptik Bilimkurgu Sineması #4: 1980’ler

Post-apokaliptik filmler, 1980’li yıllarda önemli bir artış göstermektedir. Bunun en karakteristik göstergesi, B filmi olarak nitelendirilen, kesme biçme, cinsel sömürü amaçlı, düşük bütçeli filmlerin sayısındaki artıştır. Bu filmlerde muhafazakâr ton baskındır ve hayatta kalmak en önemli şeydir; bunun için gerekli olan doğru değerlerle donanmış olmaktır. Bunun yanı sıra feminist hareketteki yükseliş, kimi zaman korku ve endişe kaynağı olarak filmlerdeki güçlü …

Devamını gör »

Amerikan Post-Apokaliptik Bilimkurgu Sineması #3: 1970’ler

1970’lerde post-apokaliptik bilimkurgu filmlerinde kendini gösteren özgül yönlerden birisi, giderek daha büyük ve gişe başarısı sağlayan blockbuster filmlerin daha fazla çekilmeye başlanmasıdır. Dönem boyunca Planet of the Apes’in iki tanesi, Beneath of te Planet of the Apes (Ted Post, 1970) ve Battle fort he Planet of the Apes (J. Lee Thompson, 1973), post-apokaliptik dönemi ele almak üzere dört devam filmi …

Devamını gör »