Fransız sembolist yazar Auguste de Villiers de l’Isle-Adam (1838-1889), gizem, korku ve felsefi idealizmin derinliklerine inen fantastik eserleriyle tanındı. Brittany, Saint-Brieuc’ta aristokrat bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Villiers, mali sıkıntılar ve ailesinin mirasına duyduğu bağlılık içinde büyüdü. Babası Marki Joseph-Toussaint de Villiers, Fransız Devrimi sırasında Malta Şövalyeleri tarafından gizlendiği düşünülen bir hazineyi bularak aile servetini yeniden kazanma hayaliyle arazi …
Devamını gör »Aylık Arşivler: Ekim 2024
İlhamını Uzaydan Alan DJ: Dynatron
Synthwave, 1980’lerin pop kültüründen, özellikle de o dönemin filmleri, video oyunları ve çizgi filmlerinden ilham alan bir elektronik müzik türü. Retro-fütüristik bir estetikle modern elektronik müziği birleştiriyor ve genellikle nostaljik bir hava yaratıyor. Synthwave‘de yoğun olarak analog ve dijital synthesizer’lar kullanılıyor. Bu, müziğe karakteristik bir retro ses veriyor. Bilhassa güçlü bas hatları, tekrarlayan melodiler ve 80’ler tarzı davul makineleri ön …
Devamını gör »Farscape’in Hırçın Güzeli: Aeryn Sun
Farscape dizisinin unutulmaz karakterlerinden biri olan Aeryn Sun ile bir barda karşılaşsaydınız, muhtemelen o an barmenle bilek güreşi yapıyor olurdu! Erillikten uzak agresifliği, her an her yerde takınabildiği çekiciliği ve göz korkutuculuğuyla çoğu zaman bir baş belasıydı. Bir Barış Muhafızı olan karakterimizin gururla taşıdığı unvanı ise şöyleydi: Albay Aeryn Sun, Özel Barış Muhafızı Komando Birliği, İkaria Bölüğü, Plyzar Alayı. Tam görev …
Devamını gör »Kayıp Röportaj #2: Frank Herbert’tan Fütüristik Düşünceler
Daha önce hiç gün yüzüne çıkmayan bu sohbet, ilk olarak 1984 yılı ortalarında, tam da Dune filminin vizyona girdiği dönemde L. A. Reader’da yayımlandı. Röportajın hemen ardından, Şerpa rehberleriyle Himalayalar’a tırmanmaya giden Frank, sohbetimiz sırasında son Dune kitabının taslağını yeni tamamladığını ve başına bir şey gelmesi durumunda geri dönene kadar bir kopyasını avukatının kasasında sakladığını söyledi. Himalayalar’a giderken Frank’e hızla ilerlemekte olan …
Devamını gör »Bir Ağaç Gibi Köküne Dönmek: La belle verte
“Toplum böylesine parçalanmaktansa yeniden bir araya gelmeli. Sadece doğaya bak, hayatın ne kadar basit olduğunu göreceksin. Bir zamanlar olduğumuz yere dönmeliyiz, yanlış tarafa döndüğümüz noktaya. Hayatın ana temellerine geri dönmeliyiz; suları kirletmeden…” Tarkovski’nin kült filmi Nostalghia’da, o meşhur tiradında böyle diyordu Deli. İnsanın kat etmesi gereken en uzun mesafe kendi kökleriyle arasında olandır. Varabileceği en uzak nokta, erişebileceği en üst …
Devamını gör »İntihar | Sa Bahattin (Kısa Öykü)
Bu, yedinci intihar girişimim. Bu kez kendimi trenin önüne attım, yine de ölemedim. Aslında, ilk intihar girişimimden beri ölemeyeceğimi biliyorum. Benim yaptığım, gerçek bir ölüm çabasından çok bir protesto. Zaten hayatım dediğim şey de bildiğimiz bir yaşamdan ziyade bir sosyal proje. Burada ölmeme izin yok, en azından bir süre daha olmayacak. Bu anlaşıldı. Her şey baştan beri böyle değildi. Hayatımın …
Devamını gör »Farscape’in Dünyalısı: John Crichton
“Adım John Crichton. Ben bir astronotum. Gemimle birlikte yanlışlıkla bir solucan deliğinin içine düştüm. Şimdi evrenin uzak bir köşesinde kaybolmuş durumdayım. Burası tamamen garip ve yabancı yaşam formlarıyla dolu. Üstelik çıldırmış bir komutan beni avlamaya çalışıyor. Sadece eve dönmek için bir yol arıyorum. Sesimi duyan var mı?” Nine Network adına Avustralya’da çekilen ve 1999 Mart’ında Sci-Fi Channel’da yayın hayatına başlayan …
Devamını gör »Aykırı Yönetmenden Aykırı Bir Bilimkurgu Filmi: Melancholia
Danimarkalı Lars von Trier, sinema dünyasının en aykırı yönetmenlerinden biri olarak kabul ediliyor. Kalıpların dışında yer alan sinematik diliyle, sinemanın hemen her türünde eser vererek âdeta bu kalıplara isyan ediyor. Sinemasına yaklaşım da iki uçta. Seveni olduğu kadar sevmeyeni de var. Filmlerine verilen tepkiler de ya siyah ya da beyaz; gri yok. Son derece bağlı ve hatta fanatik denebilecek hayran …
Devamını gör »Osmanlı Dönemi Türk Edebiyatında Bilimkurgu
Türk edebiyatında bilimkurgu türünün doğuşu ve gelişimi, uzun yıllardır edebiyatçılar ve araştırmacılar tarafından araştırılan bir konudur. Cumhuriyet dönemi, genellikle Türk bilimkurgusunun altın çağı olarak kabul edilse de bu türün kökenleri daha eski dönemlere dayanır. Zühtü Bayar gibi bazı araştırmacılar, Türk edebiyatının bilimkurgu ile tanışmasının Tanzimat öncesine, hatta Evliya Çelebi’ye kadar uzandığını savunur. Bayar’a göre, Evliya Çelebi’nin Seyahatname’sinde yer alan “Viyanalı …
Devamını gör »Postmodernizm ve Bilimkurgu: Anlamın Ötesine Geçen Bir Yolculuk
Postmodernizm ve bilimkurgu, edebiyat dünyasında sınırları zorlayan iki anlatı biçimi olarak bir araya geliyor. Bu iki tür, gerçeklik ve simülasyon arasındaki çizgiyi bulanıklaştırırken, okuyucularını düşünce ve hayal gücünün sınırlarını zorlamaya davet ediyor. Jean Baudrillard’ın hipergerçeklik teorilerinden, Fredric Jameson’ın geç kapitalizm eleştirilerine kadar uzanan bu serüven, bilimkurgunun sadece gelecek tahminleri yürütmekten öte, mevcut toplumsal düzenin eleştirisini yapan bir araç olduğunu ortaya …
Devamını gör »