Bilimkurgu Kulübü Bu Sitede Gelecek Var!
Hemen her sene yeni bir Star Wars filmi görüyoruz. The Orville‘i de sayarsak (saymamak mümkün mü?) Star Trek şu anda iki ayrı şov olarak karşımıza çıkıyor. Marvel filmlerinin hatırı sayılır bir kısmı zaten uzay operası. Beyaz perdenin bilimkurgu ve fanteziye olan ilgisi yeni değil tabii, fakat artık TV ağları çok çeşitli. Büyük ulusal yayınlardan kablolu yayınlara kadar geniş bir yelpaze mevcut. Çizgi romanların pabucu dama atılırken, bilimkurgu romanlarıysa Hollywood’un en çekici entellektüel ürünleri haline geliyor.
Bazı belli başlı yapıtlar yakında vizyona girecek: Amazon Neal Stephenson’un Snow Crash eserini, Larryt Niven’in Ringworld‘ünü ve Terry Pratchett ile Neil Gaiman’ın Good Omens’ını üstlenmiş durumda. Universal ise Hugh Howey’in Sand‘ini, Maggie Stiefvater’in Raven serisini, Kurt Vonnegut’un Sirens of Titan‘ını ve Roger Zelazny’nin de Lord of Light‘ını dizileştirmek istediğini çoktan duyurdu. Hepsi bu kadar mı? Tabi ki de değil. HBO Nnedi Okorafor’un Who fears Death‘ini, Netflix JG Ballard’ın Hello America‘sını, Daniel Suarez’in Change Agent‘ini ve Lionsgate de Patrick Rothfuss’un Kingkill Chronicle‘ını hayata geçiriyor.
Tabii ki bu eserlerin bir kısmı prodüksiyon aşamasına bile geçemeyecek, bazıları da bir sezon sürüp iptal edilecek. Game of Thrones‘un ve The Handmaid’s Talemake‘in büyük başarısı en azından denenmesi için geçerli bir sebep. Hollywood başarısı kanıtlanmış şeyleri tekrar yapmakla ünlüdür, bu yüzden bu tip projeler her daim denenecektir. Ayrıca Westeros hikayesi sonlanmak üzere, yerini hangi eser dolduracak? Belirttiğimiz yapımcı firmalar bu sırada belli başlı bilimkurgu eserleri verdi bile. Stranger Things en önemlisi olmak üzere, Netflix’in yayına aldığı, Kanada yapımı ilginç bir zaman yolculuğu serüveni olan Travelers da gerçekten başarılı bir iş.
Öte yandan kitaplığın bilimkurgu bölümünü bu kadar sömürmek konusunda daha derin isteklerle de karşılaşabiliriz. Benzer entelektüel ürün kullanmanın televizyonlar açısından iki büyük kolaylığı var. Birincisi, zaten izleyici tarafından biliniyor olması. Sonuçta karakterleri, dünyası ve en azından temel hikayesi ile var olan bir evren. Bunun sonucu olarak TV yapımcılarının sıfırdan başlamaya ihtiyacı yok. Kitap satışına göre eserin hali hazırda nasıl bir kemik kitlesi olduğunu tahmin edebilirler. Snow Crash eserini okuyanların sayısına baktığımızda TV adaptasyonunun o kadar da rating canavarı olmayacağını tahmin etmek zor değil, ama tersi de olabilir.
Sonuçta televizyon dünyasında tahminler her zaman tutmaz. Zaten özel yayın yapan Amazon, Hulu veya Netflix kuruluşları için, geleneksel izleyici sayısı modelleri o kadar da geçerli değil. Bu firmalar prestije ve kullanıcılarının bağlılığına daha çok önem veriyorlar (Bu duruma ters düşen bir örneği belirtmemizde yarar var; Syfy da yayımlanan The Expanse, başarılı bir yapımdı ve başarılı kitap satışı grafiğine sahipti, fakat izleyicilerin ilgisini aynı oranda çekemedi). Ayrıca kimi zaman bilimkurgu romanlarının, normal edebi eserlerden daha kolay dizileştirildiği de biliniyor.
Philip K. Dick romanı Yüksek Şatodaki Adam mesela. Konusu direkt olarak “Naziler İkinci Dünya Savaşını kazansaydı ne olurdu?” şeklinde. Bunun yanı sıra çoklu evrenler içeren entelektüel ürünlerin kullanımı biraz daha karmaşık hale geldi. Gerek çizgi roman gerekse bilimkurgu romanları olsun, belli başlı eserler büyük stüdyoların elinde. Ayrıca yeni televizyon içeriklerine olan talep fazla. Bu durumda ya risk alıp orijinal bir iş yapmaya kalkacaksınız ya da daha düşük risk alıp bilinen bir şeyi yaparak yolunuza devam edeceksiniz. Eskiden kitabın yarattığı tutkulu dünyayı, olsa olsa filmler bir yere kadar yansıtabilirdi. Fakat şimdi TV yapımcıları anladı ki kitabı iki saatlik bir filme sığdırmak yerine 10-15 saatlik detaylı bölümler halinde vermek daha iyi. Bundan dolayı televizyoncular kitaplara göz dikti ve itiraf etmek lazım ki, televizyon kanalları gitgide sinema kalitesinde işler ortaya koymaya başladı. Bakalım gelecek bizlere neler getirecek?
Hazırlayan: Emre Karadeniz | Kaynak
