13. Koloninin Peşinde: Battlestar Galactica

İzlediğiniz dizi bitti ve ne izlemeniz gerektiği konusunda kararsız mısınız? Savaşı ve terörü The West Wing kadar tutkulu ve zekice anlatabilen ya da aşkı ve kaybedişi Six Feet Under kadar duygusal ifade edebilen, bunu yaparken de Twin Peaks gibi mistik ve şaşırtıcı olabilen bir yapıma ne dersiniz? Sizi epik varoluşsal yolculuklara çıkaracak, tanrının ve insanın doğası gibi metafiziksel konuları tartışmaktan çekinmeyen karakterlerle tanıştıracak harika bir dizi biliyoruz: Battlestar Galactica…

Dizi, çevresinde toplanmış az sayıda filosuyla Battlestar Galactica isimli bir savaş gemisinin gittikçe azalan insan nüfusunu acımasız bir robot ırkından korumaya çalışmasını anlatıyor. Dizinin adı tuhaf olabilir, ama The Wire kadar katı ve esrarengiz değildir; The Sopranos gibi zarif bir ironi de içermez. Bu pervasız ve görkemli yapım, bilimkurgunun ta kendisidir.

Diziyi izleyen herhangi bir kişi rahatlıkla BSG’nin oldukça sofistike, ilgi uyandırıcı ve kendine has özellikleri olan bir yapıma dönüştüğünü gözlemleyebilir. Bu da yeniden çekilen bir yapım için oldukça iyi bir özellik. 70’lerde Star Wars’ın başarısından faydalanmak isteyen yapımcılar benzer bir yapıma imza atmışlardı. Eski dizinin 2004 çıkışlı bu yeni versiyonunda da benzer ögelere yer verildiğini bilmekte yarar var. Zira dizinin yapımcıları Ronald D. Moore ve David Eick, nezaket gereği Glen Larson’un orijinal serisinden çok farklı bir iş ortaya çıkmasını istemediler. Tema ve karakter isimleri açısından iki dizi de aynıdır. Ayrıca Richard Hatch (ilk yapımda kaptan rolünde oynar), yeni versiyonda politikacı rolüyle karşımıza çıkarak iki yapımda da rol alan tek oyuncu unvanını kazanmıştır.

Cylonlar, yeni versiyonda da 80’lerdeki “centurionlar”  gibi metalik ve hantaldırlar. En önemli farkları kollarını silah olarak da kullanabilmeleridir. Bunların dışında yeni dizide dikkat çeken başka cylon modelleriyle de karşılaşıyoruz. Bu modeller görünüş itibariyle tamamen insansılar. Yapımın bütçesinden de kaynaklı nedenlerden dolayı bu sayı 12 farklı insansı model ile sınırlı kalmıştır. Bütün insansı cylonlar, 12 oyuncu tarafından canlandırılmaktadır. Her ne kadar kafa karıştırıcı gibi dursa da, diziyi başından takip edenler için aynı tip modellerin farklı karakterlerini ayırmak zor olmayacaktır. Dizi başladığında bu insansı cylon modellerini, sinsice kolonilere sızmış düşmanlar olarak görüyoruz. Bazıları cylon kimliklerinin farkında olsa da, insanlar arasında yaşayan ve aktifleşmeyi bekleyen modeller de var.

Yeni diziyi orijinalinden ayıran en önemli özelliği izlediği politika. Bir vahiy ile başlangıç yapan ve bir dişli çark gibi buradan harekete geçen dizinin, Bush dönemi Amerika politikasından izler taşıdığını görmek zor değil. İnsanların cylonlardan kaçarak hayatta kalması fikri, 11 Eylül saldırısından ilham alınarak senaryoya uyarlanmış. Aynı dönemde yayınlanan 24 dizisi direkt terörle mücadele etmeyi ve son dakika dönüşleri ile günü kurtarmayı seçerken, BSG daha zarif ve karmaşık bir yol izliyor. Başlangıçta, tespit edilmesi imkansız yabancı işgalciler (El-Kaide) tarafından saldırıya uğrayan insanlara (Amerika) sempati beslesek de, daha sonra bize kötü olarak gösterilen cylonların, gerçek tek tanrıya inandıklarını öğrenip şaşırıyoruz. Bölümler ilerledikçe, insanların bu soykırımı hak edip etmediğini bile sorgular hale geliyoruz. Hatta sığındıkları New Caprica isimli başka bir gezegenin cylonlar tarafından işgal edilmesiyle birlikte, kahramanlarımızın cylonlara karşı intihar eylemleri gerçekleştirdiklerini görüyoruz.

İçinde yaşadığımız dünyanın mevcut gerçeklerine parmak basan dizi, kuşkusuz bu yanıyla da ilgiyi hak ediyor. “Uzayda geçen bir dizi ne kadar gerçeklik içerebilir?” diye sormadan önce, yapımın olay anlatımına serpiştirdiği siyasi ve toplumsal mesajları iyi okumak gerekiyor. Öte yandan geçmişe dair sık sık hatırlatmalara gidilmesi, her bölümün başında gösterilen nüfus sayısı, izleyiciye zamanın geçtiği hissinin aktarılabilmesi gibi detaylar, diziye ciddi bir gerçeklik algısı kazandırmayı da başarıyor. Öyle ki karakterler büyüyor, fikirlerini değiştiriyor, aşık oluyor, terk ediliyor, işten atılıyor, tutuklanıyor, kendilerinden geçene kadar içip sarhoş oluyor, ama yine de bir arada kalmayı başarıyor…

William Adama (Edward James Olmos)

Dizinin en önemli karakterlerinden biri olan Amiral William Adama, Battlestar Galactica gemisinin komutanıdır. Kırk yıl önce gerçekleşen cylon savaşına da katılmıştır. Caprica dizisi ile tanışma fırsatına eriştiğimiz ünlü avukat Joseph Adama’nın oğludur. Kendisi için filonun en güçlü ve en otoriter ismi diyebiliriz. Carolanne Adama ile başarısız evliliğinden Zak ve Lee adında iki oğlu dünyaya gelmiştir. Viper pilotu olma hevesiyle yanıp tutuşan Zak, hak etmediği halde o dönem nişanlısı olan Starbuck’ın torpiliyle sınavı geçer, ama bu durum hayatına mal olur.

İkinci cylon saldırısı sırasında ordudaki son günlerini yaşayan Adama, müzeye dönüştürülmesine karar verilen Battlestar Galactica’ya komutanlık ederek sağ kalan bir avuç insanın liderliğini üstlenir. Prensipli bir askerdir. Ağır konuşmaları, otoriter tavırları ve tüm mürettebatı kucaklayan askeri kişiliğiyle gönüllere taht kurmuştur. Hayatta kalan tek çocuğu Lee ile gerilimli bir ilişkisi olsa da, çoğu zaman baba-oğul sıcaklığını korumayı bilmiştir. Ölen oğlu Zak’in eski nişanlısı Starbuck’ı da her daim kızı gibi görüp kollamıştır. Karakter, usta oyuncu Edward James Olmos tarafından canlandırılır.

Dr. Gaius Baltar (James Callis)

Baltar, 12 kolonideki en zeki bilim insanlarından biridir. Ancak görevi insanların savunma mekanizmalarına erişmek olan Number Six adlı bir cylon ajanı tarafından baştan çıkarılır. Kolonilere cylon nükleer bombaları yağmaya başladığında, Baltar yanlışlıkla da olsa bütün ırkına ihanet ettiğinin farkına varır. Nükleer soykırımdan kurtulur ve uzaydaki yolculuğu boyunca; güvenilir bilim insanı, başkan yardımcısı, başkan, savaş suçlusu, cylon tutsağı ve sonunda da kült dini bir lider haline gelir.

Sürekli kafasının içinde Caprica Six’i görür ve bu durum dizide açıklığa kavuşturulmaz. Bir hayalet midir, yoksa bir melek mi? Beynine bir cylon çipi mi yerleştirilmiştir, yoksa kafayı mı sıyırmıştır? Gerçek ne olursa olsun James Callis’in performansı olağanüstüdür.

Number Six (Tricia Helfer)

Bütün insansı cylon modelleri arasında en farklı rollerde gördüğümüz model 6 Numara’dır. Önce Caprica’da Baltar’ı ikna edip savunma kodlarını ele geçiren 6 ile, sonra da Baltar’ı vatan haini ilan etmeye çalışan model ile karşılaştık. 6’nın başka bir modeli de Battlestar Pegasus gemisinde bulunur ve Amiral Helena Cain komusutasında başına hiç de hoş olmayan şeyler gelir.

Diğer modeller, cylon üssünde Baltar’ı izler ve New Caprica’da yönetim işlerini yürütürler. 6 numaralar her yerdedir. Helfer’in mükemmel oyunculuğu sayesinde her biri adeta farklı bir oyuncuymuş gibi hissettirir. Ayrıca kendisinin muhteşem göründüğünü söylemeden de geçmeyelim.

Başkan Laura Roslin (Mary McDonnell)

Laura Roslin, cylon saldırısı başladığında eğitim bakanlığı sekreteridir ve başkanlık vekaleti sıralamasında 43. sıradadır. Buna rağmen kendisini başkan olarak bulur. Tam olarak bir demokrasi zaferi gibi görünmese de sonraları kendisi de bu yönde mücadele eder.

Meme kanseri için kullandığı ilaçlardan dolayı halüsinasyonlar görmeye başlar. Artık kendisini ölüme yakın hissetmektedir. Eski bir kehanette Dünya’yı arayan hasta bir liderden bahsedilir ve yaşadıkları buna benzerlik göstermektedir.

Kara “Starbuck” Thrace (Katee Sackhoff)

Kara dizi başında filonun en yetenekli pilotu olarak tanıtılır (orijinal seride bu karakter bir erkek tarafından canlandırılmaktadır), fakat sonlara doğru “kıyamet habercisi” şeklinde anılmaya başlanır. Lee Adama ile olacak mı, olmayacak mı belirsizliğinden sonra, ani bir karar alarak Samuel Anders ile evlenir.

Yol boyunca bir çok cylon kopyası tarafından beyni yıkanan Kara, uzayda gerçekleşen bir patlamada ortadan kaybolur. Ancak dizinin hikayesindeki rolü bitmez. Kesinlikle en gizemli karakterlerden biridir.