AREA51

Gizemli Bölge: Area 51

Komplo teorisyenlerinin ve UFO meraklıların bir numaralı bölgesi olan 51. Bölge, belki de dünyanın en gizemli yerlerinden biridir. Air Force Flight Test Centre olarak da bilinen askeri bölge, uçakların test edilmesi ve geliştirilmesi amacı ile kurulmuştur. Bunun haricinde, askeri amaçlı inceleme ve araştırmaların da yapıldığı bir merkezdir. Yapılan araştırma ve testlerin devlet sırrı niteliği taşımasından dolayı bölgeye yabancıların girmesi, hatta yakınlarına bile yaklaşması yasaktır. Bölgenin yakınlarında bulunan uyarı levhaları, izinsiz girilmesi haline askeri güç ile karşılaşılacağı bilgisini verir. ADB’nin Las Vegas eyaletinin kuzeyinde yer alan 51. Bölge, korunaklı ve gizlilik içeren özellikleriyle komplo teorisyeni olmayanların bile ilgisini çeken bir yer. Devletin gerçekleştirmiş olduğu araştırmalarda herhangi bir bilgi sızıntısının önüne geçme amaçlı uyguladığı gizlilik politikası, 51. Bölge için anlaşılabilir bir durum.

Oren Peli yönetiminde hayat bulan Area 51, Found Footage (Buluntu Film) türünde gerçekleştirilen bir yapım. Sinemanın bir alt türü olan buluntu film, miadını çoktan doldurmaya başladı. Türün öncüsü olan The Blair Witch Project (Blair Cadısı / 1999), ilgili türün kurallarını zeki hamlelerle belirlemişti. Düşük bütçenin getirmiş olduğu teknik dezavantajı, yaratmış olduğu tür ile çözümlemişti. Yapımın ortak yönetmenleri Eduardo Sanchez ve Daniel Myrick, uydurma bir efsane tasarlayıp, bu miti araştırma yolunda hayatını kaybeden üç arkadaşın hikâyesini anlattı. Film için yapılan reklam kampanyası, üç kişinin ardında bıraktıkları el kamerası görüntülerinin gerçek olduğu yönündeydi. Kısa sürede yaşanan heyecan fırtınasıyla izleyiciler akın akın sinema salonlarına hücum etti; yapım, bütçesine göre, sinema tarihinin en karlı işlerinden biri oldu. Bir filmin el kamerası görüntülerinden kurgulanarak gösterime girmesi, izleyici üzerinde gerçekçi bir deneyim yaratmıştı.

AREA51

Reid (Reid Warner), Darrin (Darrin Bragg) ve Ben (Ben Rover), üç kafadardır. Baş oyuncuların gerçek isimleri ile yer aldığı yapımda Reid, bir gece katıldıkları ev partisinde sıra dışı deneyim yaşar. Kalabalık ev partisinde Darrin ile karaoke yapacağı sırada birden elektrikler kesilir. Birkaç saniye sonra elektrikler gelir fakat Reid, bulunduğu yerde değildir. Durumu fazla ciddiye almayan arkadaşları daha sonra Reid’i evin ağaçlık bölgesinde, gökyüzüne adeta hipnotize olmuş bir şekilde bakarken görürler. Sonrasında gözden kaybettikleri arkadaşlarını araba ile ararken yolun ortasında korkudan donuk bir vaziyette bulurlar. Yaşamış olduğu deneyim sonucunda Reid, kendini UFO araştırmalarına verir ve bağlantı kurduğu Jelena (Jelena Nik) sayesinde olayların 51. Bölge kaynaklı olduğu sonucuna varır. Darrin ve Ben’i yoğun ikna çabaları sonucunda, 51. Bölge’ye gizli bir şekilde girmeye ikna eder. Üç kafadar, özel teknolojik ekipmanları sayesinde, sıkı bir plan yaparak, yasak bölgeye yakalanmadan girmeye çalışacaktır. Acaba Reid, aradığı cevapları 51. Bölgede bulabilecek midir?

Oren Peli, ilk filmi Paranormal Activity (2007) ile ufak çapta ses getirmişti. Bir hayaletin evli bir çifte musallat olduğu olayları, yatak odasındaki güvenlik kamera görüntülerinden görüyorduk. Peli, yönetmenlik kariyerine buluntu film türü ile başlamış bir isim. Paranormal Activity’in başarısı, o dönem bile artık suyu çıkmaya başlayan bu alt türe kattığı orjinal yorumdu. El kamerasının yerini güvenlik kamerası almıştı. Fakat ikinci yönetmenlik denemesi olan bu yapımda, yaratıcı olmaktan hayli uzak. Çünkü The Blair Witch Project’in formülünü aynen takip edilmiş. Bu tarz yapımlarda, hikâye hakkında kısa ön bilgi yapılan röportajlarla verilir. Trajik olayın sonrasında gerçekleşen bu röportajlarda, karakterlerin yaşam tarzları hakkında da kısaca bilgilendiriliriz. Ön bilgilendirmeden sonra, karakterlerin canlı olarak çektiği, kurgulanmış el kamerası görüntüleri eşliğinde yaşanan olaylara şahit oluruz.  Öncülünün alışageldik formülünü takip etmesi sonucunda, Rec (2007)Cloverfield (2008) ve Chronicle (2012) ayarında bir yapım değil ne yazık ki. 

Area51

Buluntu filmlerde el kameraları çoğunlukla oyuncuların elindedir. Reid, Darrin ve Ben’in dönüşümlü olan çekimleri çok göz yormayacak cinsten. Planların kontrollü bir şekilde çekilmiş olmaları, oyuncuların çekimler öncesinde önceden çalışmış olduğu hissini yaratıyor. Rec ve Cloverfield’da oyuncuların gerçekleştirdiği çekimler, içgüdüsel ve reflekse dayalı olan planlardı. Reid’in, bilinmeyeni aramadaki motivasyonu inandırıcı iken Darrin ve Ben, hayli tehlikeli görünen maceraya son ana kadar ciddiyetsiz tavır sergiler. Bu tavırlarılardan dolayı, iki karakterin motivasyonunu anlamak güç. 51. Bölgeye aralarına sonradan katılan Jelena ile sızmaya çalıştıklarında, belli bir gerilim duygusuna yaklaşılıyor. Reid, dedektifvari bir çalışma ve babası daha önce yasak bölgede çalışmış olan Jelena’nın yardımı sayesinde üsse sızabilir.

Yapım, 51. Bölgeye gizlice girilmesi anına kadar belli bir merak duygusu barındırırken, merkeze sızdıkları andan sonra tökezlemeye başlıyor. Termal kameralar tarafından fark edilmemelerini sağlayan özel giysileri giymeleri anlaşılabilir bir durum iken, üsse girdiklerinde nedense gizlilik kurallarını unutuyorlar. Üssün içinde neredeyse ellerini kollarını saylayarak koridorlardan gizli bölgelere girmeye çalıştıklarında, ne hikmetse yollarının üzerinde hiç güvenlik kamerası yoktur. Uzaylı varlıkların bulunduğu bölge de hayli korunaksız bir ortamdır; dünyanın en sıkı korunan yerinde güvenliğin üst seviyede olması gerekir. Buluntu filmlerde karakterlerin kameraları bir şekilde çalışır vaziyette, herhangi bir yerde bulunması gerekir. Merkezden kaçmayı başaran Darrin’in, sonrasında yabancı varlıkların saldırısı esnasında kamerasını ardında bırakması mantıklıyken, Reid ve Jelena’nın hapsoldukları UFO’dan kameranın nasıl dışarıya düştüğü bir muamma.

AREA51

Area 51, belli bir ana kadar merak uyandırsa da sonlara doğru tüm gizem duygusunu kaybedip, bir oldu bittiye geliyor. Bu gizemli bölgenin meraklıları için yapım, yanlış bir tercih olacaktır. Oren Peli, fazlaca kolaycılığa kaçıp, kalıplaşmış ögeleri bir bir takip ediyor; bu yüzden bir yönetmenlik başarısından söz etmek güç.

Yazar: Buğra Şendündar

1979 İstanbul doğumlu. Sinemaya olan ilgisi daha yedi yaşındayken dedesiyle sabahlara kadar film izlemekle başlar. Daha önce çeşitli mecralarda sinema üzerine makale ve eleştiriler kaleme aldı. Günümüzde, Bilimkurgu Kulübü'nde yazarlık serüvenine devam ediyor. Ona göre sinema, insanın kendini keşfetmesidir.

İlginizi Çekebilir

George Romero’nun Düşüşü: Diary of the Dead

George A. Romero, 1968 yılında hazırladığı Night Of The Living Dead (Yaşayan Ölülerin Gecesi) ile hayatımıza …

Bir Cevap Yazın

Bilimkurgu Kulübü sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et