Yapay Zeka Yargılanabilir mi?

Suudi Arabistan’ın Sophia’ya vatandaşlık vermesi hadisesi gündemde bayağı uzun süre kaldı. Henüz sembolik bir adım olsa da bu olay gelecekte olabilecekler açısından oldukça düşündürücü. Vatandaşlık verilen bir robotun artık hukuki anlamda hak ehliyeti ve cezai ehliyeti var mı? Ya da kendi kararlarını verebilecek ve hatta “öğrenebilecek” bir robot, vermiş olduğu zararlar nedeniyle yargılanabilecek midir?

Sorunun doğru bir cevabı yok tabii ki. Bu konuyu irdeleyebilmek için önce insanlar neye dayanarak yargılanıyorlar bunu anlamak gerekir. Bu soruyu parçalarına ayırmak bile yeterince güçse de bir iki başlıkla anlamaya çalışalım.

Robotların Birey Olup Olmaması Bakımından

Diyelim ki kendi kendine öğrenen yapay zekaya dayalı güvenlik robotunuz hata sonucu bir kişiyi yaraladı. Bundan kim sorunlu olacaktır? Mevcut hukukumuza göre kusuru bulunan üretici ya da robot maliki sorumlu olacaktır. Peki robotlar insan tasarımından ve dolayısıyla kusurundan da ayrılacak kadar gelişirse? Örneğin kendi kendini üreten von Neumann modeli bir robotun “yavruları”nı düşünün? Bu durumda kim kusurlu olacaktır? Şu an hukukumuzda “kusursuz sorumluluk” başlığı altında düzenlenen hayvan bulunduran sorumluluğu (TBK md.67 ) buna yakın olarak düşünülebilir. Eğer robotlara birey olarak bakmazsak muhtemelen böyle bir süreçte yapacağımız düzenleme bu olacaktır. Robotlara birey olarak bakıp bakamayacağımızı anlamak için öncelikle tarihimizde birey olarak sayılmayan diğer örneklere bakmamız gerekir. Hak ehliyeti hukukta “hak ve borç sahibi olabilme” anlamına gelmektedir.

Hak ehliyeti “kişi” sayılmanın bir sonucudur. Günümüz toplumunda tüm insanlar hak ehliyetine sahiptir. Tabii ki bu da her zaman böyle değildi. Bir zamanlar kölelerin hak ehliyeti yoktu ve köleler “kişi” sayılmıyordu. Roma hukukundan örnekler verirsek bir köle maddi zarar verdiği zaman kölenin sahibine başvurulurdu. [1] Benzer bir durum islam hukukunda da söz konusuydu. [2] Karşılaştırmak pek hoş olmasa da bu durum da günümüz kanunlarında hayvan taşıyan sorumluluğuna benzer durumdadır. Hak ehliyetlerinin olmaması bakımından robotlar eski çağlardaki kölelere benzetilebilirse de [3], yargılanabilirlik açısından çok doğru bir örnek değil. Hukuki anlamda olmasa da cezai anlamda kölelerin cezalandırılması düşüncesi tüm eski topluluklarda hakim. Üstelik özgür bir insanın köle ya da köle bir insanın özgür olabileceği düşünüldüğünde bu bakımdan robotlarla köleleri keskin bir şekilde ayırabiliriz.

Cezalandırma Amaçları ve Nedenleri Bakımından

İkinci bir tartışma konusu da suç işleyen birine neden ceza verdiğimizdir. Cezalandırmanın amacı da, nedeni de günümüzde dahi tartışılmaktadır. Suçluları ıslah etme, suç işlemeyenleri caydırma, suçluyu toplumdan izole etme, suçluya suçunun karşılığı olarak acı çektirme, devlet otoritesini güçlendirme gibi birçok amaç hukuk felsefesiyle ilgilenenler tarafından sayılabilmektedir.

Çok detaya boğmadan bu konudaki en önemli tartışmaya geçelim. Klasik ceza hukuku görüşü cezanın amacını mutlak adalet nedenini ise temelini iradeye dayandırarak, cezalandırma nedenini en basit tabiriyle kişinin iyi veya kötüyü seçebilecekken kötüyü seçmesi olarak açıklamaktadır. Burası konu başlığımızdaki en önemli noktadır. Yapay zekanın arka planında yapay öğrenme (machine learning) ve bulanık mantık (fuzzy logic) gibi mekanizmalar gün geçtikçe daha çok gelişmekte ve yapay zeka “kendi iradesiyle eylem yapma” kavramına gittikçe daha çok yaklaşmaktadır. Bu düşünceyi robotlara uygulamak o kadar da kolay değil. Her ne kadar makine öğrenmesi gün geçtikçe daha çok gelişme kaydediyorsa da öğrenmenin arka planında programcının kendisine sunduğu modelleri kullanması söz konusu. Bu durumda “kendi kendine karar vermek”ten ne kadar söz edilebilir? Bu soruyu sorduğumuzda aynı sorunun bizim için de geçerli olabileceği söylenebilir. İnsan kendi kendine karar verebilir mi?

İşte bu söylem de bizi klasik ceza hukukunun karşısındaki başlıca görüşe götürüyor: pozitivist hukuk okulu. Pozitivist hukuk okulu serbest irade diye bir şey olmadığını, suçluluğun sebebinin doğuştan gelen özellikler ve toplumsal etkilerin sonucu olduğunu öne sürer. Bu görüşün yaygınlaşması suçluların tasnif edilmesini, suçluların ruh halinin (haksız tahrik vb. unsurlar) yargılamalara girmesini sağlamıştır. Bu ilkeye kendimizi daha yakın hissedersek robotları cezalandırmak biraz daha anlamsız olacaktır.

Bu durumda kendi kendine karar verebilen bir robotu cezalandırmalı mıyız sorusunun cevabı robotun kendi kararlarını verip veremeyeceği sorusunu yanında getiriyor. Bu konuda vereceğimiz her cevap “Biz kendi kararlarımızı verebiliyor muyuz ki?” gibi büyük bir kısmı felsefi olan tonla soruyu beraberinde getiriyor. Bir insan suç işlediğinde de yaşam şartlarından kaynaklanan sebepleri öne sürebiliyor. Hele ki yakın zamanda sinirbilimindeki gelişmeler insan karakterinin biyolojimizdeki değişiklikler ile bile değişebileceğini göstermesi her şeyi daha da karmaşık hale getiriyor. [4] [5]

Sonuç

Tüm bunları bir kenara bırakıp sadece işlevsel olana baktığımızda da başka sorular bizi rahat bırakmıyor. Cezalandırmanın amaçlarının her biri robotlar için boşa çıkıyormuş gibi görünüyor. Bir robot ıslah edilmeye çalışılmaz, programlanır.  Ya da bir robotun “hak ettiğini bulması” isteği de robotun acı çekip çekemeyeceği sorusunu aklımıza getiriyor. Öte yandan bir robotun istekleri olup olmaması onun iktisadi bir yanı ve hatta malvarlığı olup olamayacağı sorusunu da aklımıza getiriyor.

Tüm bunlar tabi ki günümüzün değil belki de yüzyıl sonrasının tartışmaları. Ama kesin olan bir şey varsa o da günümüzde insanoğlunun “birey” skalasının fazlaca genişlediğidir. Düne kadar hayvanları eşya olarak kabul eden anlayış da yavaş yavaş birey olarak görmeye dönüştü. Üstelik bu dönüşüm hukuk dünyasına bile yansıyor. Kim bilir, belki ileride robotlar için de bir şans vardır?

Hazırlayan: Kadir Tanrıverdi

Kaynaklar:

  1. Dokuz Eylül Üniversitesi
  2. İslam Ansiklopedisi
  3. Buna paralel olarak robot kavramının kökeni bile “köle” ve “işçi” kavramlarıyla fazlaca ilişkilidir.
  4. Örneğin;
  5. Bir başka örnek:

Yazar: Konuk Yazar

Bu içerik bir konuk yazar tarafından üretilmiştir. Siz de sitemizin konuk yazarlarından biri olabilirsiniz. Yapmanız gereken tek şey, kaleme aldığınız bilimkurgu temalı makale ve öykülerinizi bilimkurgukulubu@gmail.com adresine göndermek. Editör onayından geçen yazılarınız burada yayımlanıp binlerce okurun beğenisine sunulacaktır. Gelin bu arşivi birlikte büyütelim...

İlginizi Çekebilir

ikinci insanlik

Yapay Zekâya Karşı Gelmek: İkinci İnsanlık

“Belki de insan olmak tam da bundan ibaretti: ötekilerle aynı ama benzersiz olabilmek, herkes gibi …

Bir Cevap Yazın

Bilimkurgu Kulübü sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et