37. İstanbul Film Festivali’nin Bilimkurguları

37. kez düzenlenen İstanbul Film Festivali bu yıl 6-17 Nisan tarihleri arasında gerçekleştirildi. 7 sinema ve toplam 9 salonda gerçekleştirilen festivalde 43 farklı ülkeden 218 yönetmenin 210 filmi gösterildi.

Bu seneki festivalde bazı bilimkurgu yapımları da yok değildi. Kimisi eski ve aynı zamanda kült mertebesine ulaşmışken, kimisi ise bizzat bu topraklardan çıkmış o filmlere kısaca bir göz atalım istedik.

Stalker (1979)

stalkerbg

İncelemesini Oku

Polonyalı bilimkurgu yazarı Stanislaw Lem’in başyapıtı Solaris’i oldukça güçlü bir sinematografi eşliğinde 1971 yılında beyazperdeye aktaran Rus yönetmen Andrey Tarkovski’nin filmogrisinde yer alan 2. bilimkurgu filmi Stalker. Film, Rus yazarlar Arkadi ve Boris Strgugatski kardeşlerin Uzayda Piknik romanında uyarlama.

Benzersiz görüntüleri, güçlü sinema dili ve felsefi alt yapısıyla dikkat çeken film günümüzde bilimkurgu sinemasının kültlerinden biri olarak anılmakla kalmıyor, tüm sinema tarihinde kendine önemli bir yer ediniyor. İki yolcunun bir rehber eşliğinde yasak bir bölgeye yaptığı metafizik yolculuk izleyiciyi büyülemeye yetiyor.

Film, festivalde “Mimari Ütopyalar – Sinematik Distopyalar” bölümünde gösterildi.

Safha 4 (1974)

Çekildiği dönemde pek fazla ilgi görmeyen fakat günümüzde bilimkurgu sineması içinde önemli bir yere sahip olan Safha 4, kendisinden sonra birçok filme ilham kaynağı olan konusuyla ön plana çıkıyor. Karıncaların başrolde olduğu filmde yönetmen Saul Bass zekice bir bilimkurgu çekmek isterken yapımcı firma Paramount filmi bir gişe canavarına dönüştürme amacındaydı. Yönetmenin onayı alınmadan değiştirilen film, döneminde ses getirmeyi başaramayarak unutulan filmler arasına girmişti. Yıllar sonra bulunan kayıp bölümle birlikte yeniden montajlanan yapım, sinema tutkunlarına sunuldu.

Film, festivalin “Gömülü Hazineler” bölümünde gösterildi.

Liquid Sky (1982)

1980’lerin yeraltı dünyasının gözler önüne seren bir film Liquid Sky. Siberpunk, distopya gibi türlere göz kırpan ve benzersiz atmosferiyle hafızalara kazınan film, bilimkurgu sineması izleyicileri için büyük öneme sahip.

Eroin için dünyaya gelen fakat sonrasında daha büyük zevklerin farkına varan uzaylıları izlediğimiz filmde, bilimkurgu sinemasının kalıpları dışına çıkılıyor ve ilginç bir filme imza atılıyor.

Film, festivalin “Gömülü Hazineler” bölümünde gösterildi.

Buğday (2017)

bugday grain

İncelemesini Oku

Son yıllarda festivallerde başarılı filmleriyle tanıdığımız ve yurt dışında da önemli ödüller kazanan Türk yönetmen Semih Kaplanoğlu’nun bu son filmi distopya, tasavvuf ve felsefeyi aynı potada eritiyor. İnsanın kendi iç yolculuğunu resmeden Kaplanoğlu, yakın bir geleceğin karanlık portresini gözler önüne seriyor.

Ölü Topraklar” olarak adlandırılan bölgede geçen filmde tohum genetiği konusunda uzman olan Prof. Dr. Erol Erin ve bilim insanı Cemil Akman’ın gizemli yolculukları finalde filmi farklı bir yere taşıyor.

Film, festivalde “Türkiye Sineması 2017-2018” bölümünde gösterildi.

Isle of Dogs (2018)

Isle of Dogs, salt bilimkurgu olarak göremeyeceğimiz ama konu olarak yakın bir gelecekte geçtiği için türün sınırları içine dahil edebileceğimiz bir stop-motion animasyon filmi. Filmlerinde uyguladığı simetri takıntısı ve renkli kişiliğiyle tanıdığımız Wes Anderson’ın bu son eseri, 9 yıl aradan sonra çektiği 2. stop-motion animasyon filmi olarak karşımıza çıkıyor.

Japonya’da geçen film, yakın bir gelecekte köpeklerin neden olduğu bir hastalık sonucunda Japonya başbakanı Kobayashi’nin tüm köpekleri bir adaya hapsetme fikrinden yola çıkıyor. Köpek Adası olarak adlandırılan bir adaya götürülen köpeklerden birinin sahibi ise Atari adında bir çocuktur. Bir uçağa atlayan Atari, köpeğini bulmak için adaya gidecektir.

Film, festivalde “Vodafone Red Galaları” bölümünde gösterildi.

Ready Player One (2018)

İncelemesini Oku

Steven Spielberg’ün kısa bir aradan sonra yeniden bilimkurguya dönüşünü simleyen Ready Player One, Ernest Cline’in romanından uyarlanan yüksek bütçeli bir yapım.

Wade Watts isimli bir çocuğunda gerçek dünyadan kaçarak Oasis adlı bir oyun dünyasının içinde vakit geçirmesini anlatsa da, ilerleyen dakikalarda çok daha dinamik, çok daha gerçekçi bir dünyanın kapılarını açıyor. Oyun olarak başlayıp son derece gerçek çetin bir mücadeleye dönüşen filmde oyunun yapımcısının oyun içine sakladığı bir anahtar, onu bulacak sahibini bekliyor.

Film, festivalin galasında gösterildi.

Yazar: Bahri Doğukan Şahin

1995, Erzurum. Kitap okur, belgesel izler, sinema, felsefe ve bilimkurguyla ilgilenir, öykü yazar. Kayıp Rıhtım'da başladığı yazarlık serüvenine, Fantastik Canavarlar ve Bilimkurgu Kulübü gibi internet sitelerinde ve çeşitli dergilerde devam etmekte. bahridogukan@gmail.com

İlginizi Çekebilir

battlestar galactica

Battlestar Galactica’nın Bilimkurguda Bıraktığı Derin İzler

Battlestar Galactica, kendi yarattığı robotlar tarafından soykırıma uğrayıp kaçak durumuna düşen bir grup insanın hikâyesi …

Bir Cevap Yazın

Bilimkurgu Kulübü sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et