ballard

J. G. Ballard – İnanıyorum

James Graham Ballard, 1930 Şanghay doğumlu İngiliz bilimkurgu yazarı. Yeni dalga bilimkurgu akımının en önemli ismi demekten çekinmeyeceğimiz yazar, daha çok Güneş İmparatorluğu ve Çarpışma romanları ile tanınır. Aşağıda sunduğumuz “İnanıyorum” başlıklı yarı nesir yarı şiir yazısını, editor Daniel Riche’nin isteği ile yazdı ve Bilim Kurgu dersinin ilk sayısında “Ce que je crois” serisinde yer aldı, Ocak 1984’te Fransızca yayımlandı.

Dünyayı baştan yaratmak, içimizdeki hakikatı salıvermek, geceyi dizginlemek, ölümü alt etmek, otobanları büyülemek, kendimizi kuşlara sevdirmek, delilerin güvenini kazanmak için imgelemin gücüne inanıyorum.

Kendi saplantılarıma, trafik kazasındaki güzelliğe, su altındaki ormanların dinginliğine, tenha kumsalların heyecanına, otomobil hurdalıklarının zerafetine, kat otoparklarının gizemine, terkedilmiş otellerin şiirselliğine inanıyorum.

Hayalgücümüzün okyanusuna yönlendiren, Wake Island’ın unutulmuş uçak pistlerine inanıyorum.

Margaret Thatcher’ın gizemli güzelliğine, burun deliklerinin kıvrımına ve alt dudağındaki pırıltıya, yaralı Arjantinli askerlerin melankolisine, benzin istasyonu çalışanlarının tekinsiz gülüşlerine inanıyorum; Margaret Thatcher’ın adı sanı kalmamış bir motelde veremli bir benzin istasyonu çalışanının nezaretinde genç bir Arjantinli asker tarafından okşanırken gördüğüm düşe inanıyorum.

Bütün kadınların güzelliğine, kadınların imgeleminin ihanetine, kalbime öylesine yakından, efsunlu süpermarket raflarının krom parmaklıklarıyla kadınların inancını yitirmiş bedenlerinin kesişimine, tüm sapkınlıklarıma gösterdikleri candan hoşgörüye inanıyorum.

b2

Yarının ölümüne, zamanın tükenişine, şehirlerarası otobüslerin hosteslerinin gülümsemelerinde ve sezon dışında kalmış hava limanlarının trafik kontrolörlerinin yorgun gözlerinde yepyeni bir zamanın peşinde koşmamıza inanıyorum.

Büyük adamların ve kadınların cinsel organlarına, Ronald Reagan, Margaret Thatcher ve Prenses Diana’nın bedenlerinin duruşlarına, tüm dünyayı kameraların önünde selamlarken dudaklarından çıkan güzel kokulara inanıyorum.

Deliliğe, açıklanamazın gerçekliğine, taşların sağduyusuna, çiçeklerin divaneliğine, Apollo astronotlarının insan ırkına yığdıkları hastalığa inanıyorum.

Hiçbir şeye inan(m)ıyorum.

Max Ernst’e, Delvaux’ya, Dali’ye, Titian’a, Goya’ya, Leonardo’ya, Vermeer’e, Chirico’ya, Magritte’e Redon’a, Duerer’ye, Tanguy’ya, Facteur Cheval’e, Watts Towers’a, Francis Bacon’a ve gezegenin tımarhanelerine kapatılmış görünmez sanatçılara inanıyorum.

Varoluşun imkansızlığına, dağların ironisine, elektromanyetizmanın absürtlüğüne, geometrinin güldürüsüne, aritmetiğin zalimliğine, mantığın cinayete azmine inanıyorum.b1

Yeniyetme kadınlara, bacaklarının duruşlarıyla ortaya çıkardıkları ahlaksızlıklarına, darmadağın bedenlerinin saflığına, apış aralarının pis otellerin banyolarında bıraktıkları izlere inanıyorum.

Uçmaya, bir kanadın güzelliğine, en azında bir kez uçmuş her şeyin güzelliğine, küçük bir çocuğun fırlattığı ve devlet adamlarının ve ebelerin bilgeliğini taşıyan taşa inanıyorum.

Cerrahın neşterinin sühuletine, sinema perdesinin sonsuz geometrisine, süpermarketlerin içlerinde gizlenmiş evrene, güneşin yalnızlığına, gezegenlerin gevezeliklerine, kendimizi tekrarlamamıza, evrenin ademi mevcudiyetine ve atomun can sıkıntısına inanıyorum.

Alışveriş merkezlerinin camlarındaki video kayıt cihazlarından yayılan ışığa, galerilerdeki otomobillerin radyatör mazgalllarında mesihsel içgörüler olduğuna, havaalanının asfalt pistine park edilmiş 747’lerin motor kapaklarındaki yağ kalıntılarının zarafetine inanıyorum.

Geçmişin olmadığına, geleceğin öldüğüne, bugünün ise sınırsız ihtimallerine inanıyorum.

Rimbaud, William Burroughs, Huysmans, Genet, Celine, Swift, Defoe, Carroll, Coleridge ve Kafka’daki çıldırmaya inanıyorum.

Piramitlerin, Empire State Binası’nın, Berlin Führer Yeraltı Sığınağı’nın, Wake Island uçak pistlerinin tasarımcılarına inanıyorum.

Prenses Diana’nın vücut kokularına inanıyorum.

Gelecek beş dakiya inanıyorum.

Ayaklarımın tarihine inanıyorum.

Migren nöbetlerine, öğle sonralarının can sıkıntısına, takvimlerden korkmaya, saatlerin dönekliğine inanıyorum. Kaygıya, psikoza ve umutsuzluğa inanıyorum.

Anormalliğe, ağaçlara, prenseslere, başbakanlara, terk edilmiş benzin istasyonlarına (Taç Mahal’den bile daha güzeller), bulutlara ve kuşlara delice sevdalanmaya inanıyorum.

Duyguların ölümüne ve hayalgücünün zaferine inanıyorum.

gasstation

Tokyo’ya, Benidorm’a, La Grande Motte’a, Eniwetok’a, Dealey Plaza’ya inanıyorum.

Alkolizme, zührevi hastalıklara, hummaya ve tükenmişliğe inanıyorum.

Acıya inanıyorum.

Çaresizliğe inanıyorum.

Bütün çocuklara inanıyorum.

Haritalara, şemalara, şifrelere, satranca, bulmacalara, havayolu uçuş çizelgelerine, havalimanı sinyal lambalarına inanıyorum.

Bütün mazaretlere inanıyorum.

Bütün sebeplere inanıyorum.

Bütün sanrılara inanıyorum.

Her öfkeye inanıyorum.

Mitolojilerin, hatıraların, yalanların, fantezilerin ve kaçışların hepsine inanıyorum.

Bir elin gizemine ve hüznüne, ağaçların şefkatine, ışığı bilgeliğine inanıyorum.

Çeviren: Ömer Naci Jr.

Hazırlayan: Canberk İleri | Kaynak: www.futuristika.org

Yazar: Konuk Yazar

Bu içerik bir konuk yazar tarafından üretilmiştir. Siz de sitemizin konuk yazarlarından biri olabilirsiniz. Yapmanız gereken tek şey, kaleme aldığınız bilimkurgu temalı makale ve öykülerinizi bilimkurgukulubu@gmail.com adresine göndermek. Editör onayından geçen yazılarınız burada yayımlanıp binlerce okurun beğenisine sunulacaktır. Gelin bu arşivi birlikte büyütelim...

İlginizi Çekebilir

underworld

Fantastikten Sert Bilimkurguya: Underworld

Bir zamanlar büyü veya sihir denilen şeylerin sonradan bilimsel izahatlar ile ortaya konulmasında olduğu gibi, …

Bir Cevap Yazın

Bilimkurgu Kulübü sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et