facepalm

Bilimkurgu Yazarları İnterneti Neden Öngöremedi?

Gelecekteki teknolojik buluşları öngörmek konusunda kimse bilimkurgu yazarlarının eline su dökemez. Bugün gündelik hayatımızda sıradanlaşan pek çok cihaz, icat edilmelerinden on yıllar evvel bilimkurgu romanlarının sayfalarında hayal edilip işlenmişti. (Bu konuda şuradaki yazımıza göz atabilirsiniz) Bilimkurgu zaten bir yönüyle, geleceği düşleme sanatı değil mi? Bilimsel gelişmelerin toplumda yol açabileceği dönüşümleri tahmin etmek ve uyarılarda bulunmak, bilimkurgunun asli vazifelerinden. Kehanetlerini kimse önemsemese de dedikleri hep doğru çıkan mitolojik Cassandra karakterine benzetebileceğimiz bilimkurgu sanatçıları çağımızın en büyük kâhinleridir aslında.

Fakat bazen teknoloji gelecekte öyle bir yol izler ki, en büyük kâhinler bile onun varacağı noktayı önceden göremeyebilirler. İşte onsuz artık hiç bir şeyi düşünemeyeceğimiz “İnternet” de böyle bir teknoloji. Modern toplumun işleyişini değiştiren tüm teknolojik icatlar arasında, eşsiz bir konuma sahip. İnternet, birbirimizle nasıl iletişim kurduğumuzdan, alışveriş alışkanlıklarımıza; nasıl eğlendiğimizden haberlerin üretim ve tüketim süreçlerine dek, her şeyi kökünden değiştirdi. Fakat, inanması güç ama, ilginç bir şekilde, ana akım bilimkurgu yazınının hiçbir yerinde internet hayal edilmemiş!

internet

Elbette ki bazı dâhi yazarlar, günümüzdeki internetin karakteristik özelliklerini andıran bazı yönleriyle birlikte geleceği düşleyebilmişti. Buna dair en sık verilen örnek, Mark Twain’in 1898’de yazdığı, az bilinen bir öyküsüne ait: From the ‘London Times’ of 1904” (1904’ün ‘Londra Zamanları’ –Gazetesinden- / öykünün orijinal İngilizcesini “1” numaralı kaynak bağlantı üzerinden okuyabilirsiniz.) 5 yıl gibi kısa bir gelecekte geçen öyküde, “teleelektroskop” adı verilen bir icat ve cinayete kurban giden mucidi anlatılmaktadır. (Tam Dan Brown tarzı!) Teleelektroskop, dünya üzerindeki her noktayı görebilen, telefon benzeri bir cihazdır. Fakat öykünün tamamı okunduğunda, bunun internetten daha çok görüntülü telefonları andırdığı anlaşılmaktadır. Öyküde bahsedilen, teleelektroskop üzerinden küresel ölçekte paylaşılan dedikodular ve konuşmalar için sosyal medyayı çağrıştırdığı söylenebilse de, orada da aslında çoklu telefon görüşmelerinden farklı bir betimleme sunulmamaktadır.

Çok daha sonraları, William Gibson’un 1984 tarihli Neuromancer adlı siberpunk romanında ve David Brin’in 1990 yılında yayımlanan Earth (Dünya) adlı eserinde, bildiğimiz internete çok daha yakın bir şeyler yer almaktadır. Fakat o yıllarda, internet ağları en azından akademik camiada çoktan filizlenmeye başlamıştı. Bunlara ek olarak, Asimov’un 1989 yılında yayımladığı bir makalesinde, Google, Facebook, Wikipedia ve Youtube gibi internet çağı mucizelerine dair isabetli öngörülerine ayrıca değinmek yerinde olabilir. (2) Yine de, bu yazının 1989 gibi geç bir yılda çıktığını unutmayalım.

Internet of Things

Kısacası, internete benzer bir şey hiçbir zaman robotlar, ışınlama, anti-yerçekimi araçları, solucan oyukları, ışıktan hızlı uzay yolculukları için kullanılan warp sürücüsü, zaman makinesi vb. gibi bilimkurgunun alamet-i farikalarından olmadı. Philip K. Dick’in Vulcan’ın Çekici’nde olduğu gibi pek çok romanda, büyük ölçekli merkezi bilgisayarlar tarafından kontrol edilen toplumlar kurgulandı ama ev buzdolapları ve cep boyutundaki bilgisayarlar gibi birbirine ağlarla bağlı makineleri kimse öngöremedi.

Başka bir çarpıcı örneği, meşhur Terminator serisinden verebiliriz. (3) Serinin en zayıf halkası olsa da Terminator 3‘de 1984 ve 1991’deki ilk iki efsane filmden farklı olarak Skynet için merkezi bir bilgisayar yerine interneti kullanarak yayılma fikri ele alınmıştı. Böylelikle, yok edilecek merkezi bir sistem olmuyordu, çünkü Skynet her yerdeydi. Tüm vizyonerliğine rağmen, James Cameron bu durumu ilk iki Terminatör filminde öngörememişti.

internet

Star Trek Fiziği adlı kitabın yazarı Lawrance Kraus’a göre, bilimkurgu yazarlarının internet gibi büyük bir olayı tahmin edememeleri oldukça normal. (4)Çünkü”, diyor; “Bilimkurgu yazarlarının esas işi geleceği tahmin etmek değil, bilimdeki ve teknolojideki mevcut eğilimlerden yola çıkarak onu hayal etmek.” İnternetin tahmin edilememesinin sebebini de bu tespitine bağlıyor. İnternet öngörülemez biçimde bir anda beliren bir ihtiyaçtan ötürü doğmuştu: Parçacık hızlandırıcı deneyleri geliştikçe ortaya çıkan muazzam büyüklükteki verilerin dünyanın dört bir tarafındaki bilim insanları arasında paylaşılması gerekliliği. “World Wide Web” (www), Büyük Hadron Çarpıştırıcısının bulunduğu yer olan CERN tesislerinde Tim Berners-Lee tarafından 1989’da işte böyle icat edilmişti. (5)

Sizce bilimkurgu yazarlarının tahmin edemediği benzer başka icatlar mevcut mu? İnterneti anımsatan kurgulara sahip olup da gözden kaçırdığımız bilimkurgu eserlerinden aklınıza gelen varsa, lütfen yazının yorum kısmında düşüncelerinizi paylaşın.

Kaynaklar:

  1. Gutenberg
  2. Bilimkurgu Kulübü
  3. Gizmodo
  4. Slate
  5. Cern

Yazar: İsmail Yiğit

1982 Ankara doğumlu. Türkiye Bilişim Derneği’nin 2016 yılında düzenlediği bilimkurgu öykü yarışmasında “İhlal” adlı öyküsü üçüncülüğe seçildi. Fabisad'ın düzenlediği 2017 GİO yarışmasında “Satır Arasındaki Hayalet” adlı öyküsüyle öykü dalında başarı ödülü kazandı. İlgilendiği ana konular: Teknolojinin toplumsal inşası, sosyoteknik tasavvurlar, siber savaşlar, otonom silahlar, transhümanizm, post-hümanizm, asteroid madenciliği, dünyalaştırma... Ursula K. Le Guin, Philip K. Dick, Michael Crichton ve Kim Stanley Robinson, kalemlerini örnek aldığı yazarlar arasında. Parolası: “Daha iyi bir dünya pekâlâ mümkün!”

İlginizi Çekebilir

battlestar galactica

Battlestar Galactica’nın Bilimkurguda Bıraktığı Derin İzler

Battlestar Galactica, kendi yarattığı robotlar tarafından soykırıma uğrayıp kaçak durumuna düşen bir grup insanın hikâyesi …

Bir Cevap Yazın

Bilimkurgu Kulübü sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et