2061: Bir Uzay Efsanesi

“Uzay macerası” serisi, her zaman Jüpiter’le ve onun uydularıyla ilgili oldu. Edebi tarzından da bildiğimiz gibi Arthur C Clarke, eserlerinin bilime uygunluğuna büyük önem veriyordu. Bu yüzden Jüpiter’i incelemesi planlanan Galileo uzay aracından gelecek bulguları beklemeyi ve serinin bir sonraki romanını bu bulguların ışığında yazmayı düşünüyordu. Sonunda 6 yıllık bir yolculuğun ardından 1995’de Jüpiter’e ulaşması öngörülen Galileo görevinin bulgularını bekleyerek okurları seriden soğutmamaya karar verdi. Yeni eserini, 1986 yılında Dünya’ya yakın bir noktadan geçen Halley Kuyruklu Yıldızı’nın bir sonraki dönüşü olan 2061 yılını merkez alarak yazmaya girişti ve 1987 yılında “2061: Bir Uzay Efsanesi” doğdu.

Bilindiği gibi serinin ilk kitabında uzay yolculukları onlarca yıl sürerken, ikinci kitap 2010: Bir Uzay Efsanesi’nde “Sakharov Motorları” kullanılıyordu. İkinci kitabın yarım yüzyıl sonrasında geçen 2061: Bir Uzay Efsanesi’nde ise, uzay gemilerini 1950’lerde Luis Alvares ve ekibi tarafından keşfedilen muon katalizörlü “soğuk füzyon” reaktörüyle çalışırken görüyoruz. Kuyruklu yıldızlar hakkında çok fazla şeyin bilinmediği bir dönemde Clarke, bir kuyruklu yıldıza inme ve araştırma yapma fikrini bu eserde detaylıca işliyor. Yazarın kitabında öngördüğü kurgu, yakın geçmişte pek çok kez gerçeğe dönüştü. İnsanlık olarak 2001 yılında Eros‘a, 2005 yılında Itokawa‘ya ve 2016 yılında da 67P/C-G‘ye uzay aracı indirmeyi başardık.

Serinin bir önceki hikayesi olan 2010: Bir Uzay Macerası”nda, Monolit’i yaratan gizemli uzaylılar Jüpiter’i küçük bir güneşe dönüştürmüştü. Hal böyle olunca, Europa üzerinde hayat kendini göstermeye başlamıştır. Milyonlarca yıldır gizemini koruyan uzaylılar, tüm bu gelişmeler yaşanırken Discovery’den Dünya’ya sıra dışı bir mesaj gönderirler: “Europa hariç tüm dünyalar sizindir. Ancak Europa’ya inmeye çalışmayın!”

Yeni yıldız Lucifer (Jüpiter), 51 yıl içinde uydularını büyük bir hızla değiştirmiştir. Io daha da kötü bir hale gelerek tümüyle volkanik cehenneme dönmüş, Europa çoğunlukla yüzeyi gözlenemeyen ve bulutlarla kaplı bir okyanus dünyasına evrilmiştir. Ganymede ise, insanların yerleşip hızla dünyalaştırdığı bir gezegendir. Büyük ölçüde gezegenler arası seyahat muon-katalizör füzyon motorlu uzay gemileri ile artık çok daha kolaydır. Ne var ki, uyarıya rağmen insanlık merakını yenemez ve özellikle “Zeus Dağı” ve etrafında gerçekleşen olayları incelemek için Europa yörüngesine uzay araçları gönderir. Öte yandan Amerika Birleşik Devletleri ve Çin arasında kalıcı barış sağlanmış, fakat Güney Afrika’daki tüm beyazlar mal varlıklarıyla beraber Avrupa’ya kaçmış ve ülkeyi kaderine terk etmiştir. Buna rağmen geride kalanlar, elmas rezervleri sayesinde ülkeyi tekrar ayaklandırmayı başarır.

2010’un kahramanı olan Dr. Heywood Floyd bir kaza geçirmiştir ve Dünya yörüngesindeki uzay hastanesinde yaşamaktadır. 103 yaşında olmasına karşın, yerçekiminden uzak hayatı sayesinde en fazla 60’larında sağlıklı biri gibi görünmektedir. Artık uzay yolculukları, özel sektörün de bir parçası olmuştur. Muon katalizörlü soğuk füzyon motorlu ilk uzay aracına Galaxy adı verilir. Universe ise en gelişmiş model olarak üçüncü uzay aracı olur. Universe’ün ev sahipliğini yaptığı bir uzay yolculuğu ile Dr. Floyd, Halley kuyruklu yıldızına inecek ve bu kuyruklu yıldızın gizemlerini keşfedecektir. Ancak hiç hesapta yokken, inmeleri yasak olan Europa’ya düşerler. 2010’da Çin ekibinin başından geçenlerin yanı sıra, Europa hakkında da daha detaylı bilgilere ulaşıyoruz. Binlerce yıllık medeniyetimizin, uzaylılarca ne kadar radikal değişikliklere uğratıldığını fark edip şaşırıyoruz.

İlk iki kitaba göre daha fazla aksiyon içeren bu hikayede, öteden beri kafamızı kurcalayan bazı gizemlerin çözüldüğünü söyleyebiliriz. Ancak gizemi hâlâ devam eden şeyler de var ve bunların başında da Monolith geliyor. Daha önceki iki araştırma uçuşunun kahramanı Heywood Floyd, Dave Bowman ve ‘Bağımsız” bilgisayar Hal ile bir kez daha karşılaşıyor. Ve bilinmeyen bir uygarlığın gücü, insanın evrenin gelişiminde bir rol üstlenmesine karar veriyor. Arthur C. Clarke’ın uzay macerası, 2061: Bir Uzay Efsanesi’yle sürüyor ve 3001: Son Efsane’ye doğru adım adım yol alıyor…

Önceki Sonraki

Yazar: Hamdi Güzeliş

Makine Mühendisi. Dağların, newage müziğin ve bilimkurgunun uzun yıllardır tutkunu. "Turk Seti Team" üyesi.

İlginizi Çekebilir

music muzik elektronik

En Güzel Melodi | Arthur C. Clarke (Kısa Öykü)

“Kız çocuğu doğdu,” derler hep bir ağızdan, konuşan insanların doluştukları odaya anlık bir sessizlik çöktüğünde… …

Bir Cevap Yazın

Bilimkurgu Kulübü sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et